Haberin DevamıGeceleri gökyüzüne bakmayı sevenler bu aralar fazla dizi dışı olaylara tanık oluyor. Güneş Sistemi’nin altı gezegeni (Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün) havanın aleni olduğu gecelerde gökyüzünde görülebiliyor. Şubat ayı sonlarında bu altı gezegene Neptün de eklenecek. 28 Şubat gecesi yedi gezegen birdenbire Dünya’dan görülebilir olacak.Ortaya çıkacak görüntünün benzersizliği bir yana, gezegenlerin bu şekilde dizilmesi Güneş Sistemi üzerinde gerçek etkiler yaratabildiği gibi ilim insanlarının, Dünya’nın Güneş Sistemi’ndeki yerini anlaması için de önemli ipuçları sunuyor.GEZEGENLERİN GEÇİT TÖRENİGüneş Sistemi’ndeki sekiz aka gezegenin Güneş’in etrafındaki yörüngeleri, aynı düz düzlem üzerinde bulunuyor ancak gezegenlerin her biri farklı hızla hareket ediyor. Güneş’e en yakın gezegen olan Merkür bir turunu 88 günde tamamlarken, Dünya yılı 365 gün Neptün yılı ise 60.190 gün yani yaklaşık 165 Dünya yılı sürüyor.Haberin DevamıGezegenlerin dönüş hızlarının farklı olması, bazen birkaçının Güneş’in aynı tarafında sıraya dizilmesiyle sonuçlanıyor. Böyle durumlarda yörüngelerin doğru şekilde sıralandığı takdirde, birdenbire fazla gezegeni aynı anda gökyüzünde görebilir hale geliyoruz. Çok nadir de olsa tüm gezegenler bir arada ekliptik boyunca dizilip benzersiz tablolar ortaya çıkarıyor.Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn, çıplak gözle görülebilecek kadar parlak gezegenler. Uranüs ve Neptün’ü görmek için ise dürbün ya da teleskopa ihtiyaç duyuluyor.21 Aralık 2020’de Satürn (üstte) ve Jüpiter böyle hizalanmıştıOcak ve şubat aylarında bu olayın yaşandığına tanık olacağız. Ancak gezegenler bir çizgi halinde değil, gökyüzüne çizilmiş bir yay gibi görülecek. Ocak ve şubat aylarında havanın aleni olduğu gecelerde Merkür hariç tüm gezegenler görülebilir olacak. (Bu hal bazen gezegenlerin geçit töreni olarak da anılıyor.) Ancak 28 Şubat günü hava durumunun da ruhsat vermesi durumunda yedi gezegenin tamamı Dünya’dan görülebilir olacak ve gökyüzü meraklılarına benzersiz manzaralar sunacak.Haberin Devamıİngiltere’de bulunan Fifth Star Laboratuvarları’ndan astronom Jenifer Millard, “Gezegenleri kendi gözünüzle görmek fazla özel bir şey. Elbette Google’a girip tüm bu gezegenlerin fazla daha ihtişamlı görüntülerini bulabilirsiniz. Ancak bu nesnelere kendi gözünüzle baktığınızda, milyonlarca hatta milyarlarca kilometre uzaktan gelmiş olan fotonlar retinanıza çarpıyor” ifadelerini kullandı.DÜNYA NASIL ETKİLENECEK?Gezegenleri böyle izlemek büyüleyici fakat bu şekilde dizilişlerin Dünya üzerinde bir etkisi de oluyor mu? Millard, “Gezegenlerin yörüngelerinde bu konumlara gelmesi sadece tesadüf” dedi. Dahası bazı ilim insanları gezegenlerin dizilişinin Dünya üzerinde bazı etkilere yol açtığını öne sürse de bu iddiaların bilimsel dayanakları ya fazla zayıf oluyor ya da hiç olmuyor.Haberin DevamıÖte yandan dizilimin Güneş üzerinde bir etkisi olduğunu öne süren ilim insanları da var. Güneş’le ilgili en merak edilen konuların başında aktivitenin zirveye çıktığı (ve şu anda da içinde bulunduğumuz) solar maksimum evresiyle aktivitenin en zayıf olduğu solar minimum evresi arasındaki 11 yıllık döngü geliyor. 2019 yılında yapılan bir çalışmada, gezegenlerin dizilişinin Güneş’in aktiviteleri üzerinde bir etkisi olabileceği öne sürüldü. Almanya’da bulunan Helmholtz-Zentrum Dresden-Rossendorf araştırma merkezinden fizikçi Frank Stefani; Venüs, Dünya ve Jüpiter’in cazibe güçlerinin bir araya gelmesinin, bu döngünün temelini oluşturuyor olabileceğini iddia etti.Haberin DevamıGezegenlerin Güneş üzerindeki cazibe güçleri biricik başına oldukça küçük. Ancak Stefani, iki ya da daha fazla gezegenin Güneş’le aynı hizaya geldiği “syzygy” durumunun yaşandığı zamanlarda, cazibe güçlerinin bir araya gelmesinin Güneş’te Rossby dalgaları adı verilen ufak rotasyonlara yol açabileceğini bunun da hava olaylarını tetikleyebileceğini belirtti.NASA, Ekim 2024’teki Güneş fırtınasını bu şekilde görüntülemişti”Rossby dalgaları Dünya’da siklonlara ve antisiklonlara yol açıyor. Aynı Rossby dalgaları Güneş’te de var” diyen Stefani’nin hesaplamaları Güneş, Dünya ve Jüpiter’in hizalanmasının 11,07 yıllık solar aktivite periyotlarına yol açtığına işaret etti. Bu da solar maksimum/solar minimum döngüsünün süresiyle neredeyse eşit.Haberin DevamıAncak Stefani’nin bu iddiasına katılmayanlar da var. Bazı ilim insanları, solar aktivitenin sadece Güneş’in içinde yaşanan süreçlerle açıklanabileceğini savunuyor. Örneğin Max Planck Güneş Sistemi Enstitüsü’nden güneş bilimci Robert Cameron, 2022’de kaleme aldığı makalede şu ifadeleri kullandı: “Gözleme dayalı deliller, gezegenlerin solar döngüye doğrudan sebep olmadığına işaret ediyor. Herhangi bir senkronizasyona dair bir kanıt bulunmuyor.”1980’Lİ YILLARDA TARİHİ KEŞİFLERE İMZA ATILDINe mevcut ki gezegenlerin hizalanmasının bu kadar aka tartışmalara yol açmayan faydaları da mevcut. Örneğin bu sayede bilimsel gözlemler yapılabiliyor, Güneş Sistemi’yle ilgili önemli veriler elde edilebiliyor.Güneş Sistemi’nin hariç çeperindeki gezegenlere uzay araçlarıyla ulaşmak fazla zor çünkü bu gezegenler milyonlarca kilometre uzakta ve yolculuk onlarca yıl sürebilir. Ancak Jüpiter gibi konumu iyi bilinen bir gezegenin yerçekimi etkisini kullanarak uzay aracını uzaklara fırlatmak, seyahat süresini hatırı sayılır oranda kısaltmak için bir fırsat sunuyor.Geçmişte NASA’nın Voyager uzay araçları bunun en iyi örneği olmuştu. 1966 yılında NASA’da görevli ilim insanlı Gary Flandro, en dıştaki dört gezegen olan Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’ün 1977 yılında hizalanacağını hesaplamıştı. Flandro’nun hesabına göre bu sayede dört gezegeni ziyaret etmek için lüzumlu süre 30 yıldan 12 yıla inecekti. 175 yılda bir meydana gelen bu şanslı hizalanmadan faydalanan NASA, Voyager 1 ve Voyager 2 araçlarını 1977 yılında uzaya göndererek Güneş Sistemi’nin hariç bölgesindeki “Büyük Tur”u başlattı.Voyager 2’nun fırlatma anıVoyager 1 1979’da Jüpiter’in 1980’de ise Satürn’ün yakınından geçti ancak Uranüs ve Neptün’den uzak durdu. Çünkü ilim insanları Satürn’ün büyüleyici uydusu Titan’ı görmek istiyordu ve sapan etkisini bozmadan bunu yapabilmek olası değildi. Ancak Voyager 2 hizalanan dört gezegeni de ziyaret ederek Uranüs’e (1986) ve Neptün’e (1989) giden ilk ve biricik uzay aracı unvanını elde etti.Colorado Üniversitesi’nden astrofizikçi Fran Bagenal, “Harika sonuçlara ulaşıldı” dedi. Aynı zamanda Voyager ilim ekibinin bir üyesi olan Bagenal, “Eğer Voyager 2 1980’de pes etmiş olsaydı, Neptün’e gitmemiz 2010 yılını bulacaktı. Bence lüzumlu desteği sağlayamazdı. Kim böyle bir şeyi finanse eder ki?” ifadelerini kullandı.EVRENİN UZAK KÖŞELERİNİ BU SAYEDE “GÖRÜYORUZ”Gezegenlerin hizalanması sadece Güneş Sistemi içinde faydalı değil. Gökbilimciler bu hizalardan faydalanarak evrenin farklı unsurlarını araştırıyor, Güneş dışındaki öbür yıldızların yörüngesinde dolanan hariç gezegenleri keşfedip çalışma fırsatı buluyor.Bu gezegenleri keşfetmenin en baskın yolu transit metodu olarak biliniyor. Bir hariç gezegen bir yıldızın önünden geçerken yıldızın ışığının parlaklığının azalmasına yol açıyor. Bu sayede ilim insanları gezegenin büyüklüğüne yörüngesine dair sonuçlara varabiliyor.Bu yöntem sayesinde belli yıldızların yörüngelerinde bulunan pek fazla gezegeni keşfettik. Örneğin Dünya’dan 40 fer yılı uzakta bulunan kırmızı cüce yıldız Trappist-1’in yörüngesinde, Dünya büyüklüğünde yedi gezegen olduğu transit metoduyla anlaşıldı. Dahası o sistemdeki gezegenlerin birbirleriyle rezonans içinde olduğu da görüldü.Rezonansın anlamı şu: En dıştaki gezegenin 2 turunu tamamladığı sürede ikinci sıradaki gezegen 3 turunu tamamlıyor. Bu tertip içeri doğru gelindikçe 4 tur, 6 devir diye devam ediyor. Bu da bazı dönemlerde sistemdeki gezegenlerin bazılarının düz bir çizgi üzerinde hizalandığı anlamına geliyor. Ancak Güneş Sistemi’nde böyle bir rezonans olmadığından gezegenlerin düz çizgide hizalanması da söz konusu olamıyor.Avrupa Uzay Ajansı’na ait bu illüstrasyon TRAPPIST-1 b gezegeninin olası görünümünü yansıtıyorTransitleri kullanarak, böyle gezegenlerin atmosferlerine dair de fikir sahibi olabiliyoruz. California Teknoloji Enstitüsü bünyesinde bulunan NASA Dış Gezegen Bilimi Enstitüsü’nden gökbilimci Jessie Christiansen, “Atmosferi olan bir gezegenin bir yıldızın önünden geçmesi durumda, yıldızın ışığı gezegenin içinden geçer. Bu da gezegenin atmosferindeki moleküllerin ve atomların ışığı belli dalga boylarında emmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı.Bu sayede karbondioksit ve oksijen gibi gazlarının varlığının ve yoğunluğunun tespit edilebildiğini vurgulayan Christiansen, “Atmosferik kompozisyon analizlerimizin aka bir çoğunluğunu hizalanmalara borçluyuz” dedi.BELKİ UZAYLILAR DA DÜNYA’YA BAKIYORDURÖte yandan galaksilerin hizalanması da evrenin fazla daha uzak köşelerine dair bilgi sahibi olmamızı sağlıyor. Evrenin ilk zamanlarındaki galaksileri gözlemlemek oldukça zor çünkü bu galaksiler hem fazla zayıf hem de fazla uzakta. Ancak aka bir galaksi ya da galaksiler kümesi, Dünya ile uzaktaki galaksinin arasından geçtiğinde, cazibe kuvveti sayesinde uzaktaki nesnenin ışığı adeta bir lens altındaymışçasına büyüyor ve çalışılabilir hale geliyor. Christiansen, James Webb Uzay Teleskopu gibi aka teleskopların bu aka hizalanmaları kullanarak uzaklardaki yıldızları ya da Dünya’dan en uzaktaki yıldız olarak bilinen Earendel gibi galaksileri gözlemlediklerini belirtti.Bunların yanı sıra, hizalanmaların Dünya dışı varlıkların araştırılması gibi daha yeni kullanımları da var. 2024 yılında Pennsylvania State Üniversitesi’nden lisansüstü öğrencisi Nick Tusay, Trappist-1 sistemindeki gezegenler arasında gönderilen (bizim Dünya’dan Mars’taki uzay araçlarına gönderdiğimiz mesajlar benzeri) iletişim sinyallerinin izlerini aramak için hizalanmalardan faydalanmanın bir yolunu buldu. Tusay yaptığı açıklamada, “İki gezegenin hizalandığı herhangi bir zaman ilginç sonuçlara ulaşılabilir” diye konuştu.Tusay’in çalışmasında aramalar kısa sürdü ancak Güneş Sistemi’ne dışarıdan bakan bir medeniyet de hizalanmaları aynı amaçla kullanıyor olabilir. Bu ay yaşanacak olan gezegenlerin geçit töreni bakış açınıza bağlı olmakla beraber (doğru açıdan baktığınızda herhangi iki gezegenin hizalandığını söyleyebilirsiniz) evrenin öbür ucunda izleyen birilerinin olduğunu da hayal etmek imkânsız değil.Tusay, “Belki de öbür bir yabancı medeniyet, bunu kendi araştırmalarını yapmak için bir fırsat olarak görebilir” ifadelerini kullandı.BBC’nin “Seven planets are lining up in the sky next month. This is what it really means” başlıklı haberinden derlenmiştir.
GÜNDEM
1 saat önceGÜNDEM
1 saat önceGÜNDEM
2 saat önceGÜNDEM
3 saat önceGÜNDEM
4 saat önceGÜNDEM
5 saat önceGÜNDEM
5 saat önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.