Haberin DevamıCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’daki İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirve Toplantısı’nın ardından Bakü’deki BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde önemli temaslarda bulundu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurda dönüşte uçakta gazetecilere konuştu. Katıldığı toplantıları ve temaslarını değerlendiren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:”İSRAİL MEZALİMİNE KARŞI EN SOMUT ADIMI ATAN ÜLKE TÜRKİYE”Değerli basın mensubu arkadaşlarım sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Riyad ve Bakü’ye yaptığımız iki günlük seyahatimizin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Riyad’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Birliği İkinci Olağanüstü Ortak Zirvesi’ndeki konuşmamızda Gazze ve Lübnan’daki soykırıma değindim. Acil ateşkes ilanı öncelikli olmak üzere, insani yardımların kesintisiz ve düzenli şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması gerekliliğine dikkat çektim. Malumunuz İsrail üzerindeki baskıyı diri tutmak ve uluslararası hukuk temelinde bu ülkeye karşı zorlayıcı tedbirler alınması için yoğun gayret gösteriyoruz. İsrail mezalimine dünyada en güçlü tepkiyi veren, bu konuda ticaretin durdurulması iç en somut adımı atan ülke hiç tartışmasız Türkiye’dir. Gazze’ye gönderilen insani yardım miktarında da en üstte gene biz varız. İsrail’e silah ve mühimmat sevkiyatının engellenmesi amacıyla Birleşmiş Milletler’de başlattığımız girişime 52 ülke ve 2 uluslararası kurum desteğini bildirdi. Bu girişimimize dair mektubumuzu geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Güvenlik Konseyi Dönem Başkanı ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne ilettik. Riyad’daki zirvemizde de tüm örgüt ve Arap Birliği üyelerini mektubumuzu imzalamaya davet eden bir karar alındı. Ülkemizin, katliamın durdurulması için attığı adımlardan ve insani yardım çabalarından sitayişle bahsedildi. Zirve vesilesiyle ikili görüşmeler yapma imkanı da bulduk. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’la bir araya geldik. Verimli bir görüşme oldu. Ayrıca Ürdün Kralı Abdullah ve Filistin Lideri Mahmud Abbas’ın yanı dizi Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Irak, Gana, Burkina Faso, Çad, Gine Bissau, Senegal ve Maldivler devlet, hükümet başkanı ve öbür yetkililerle temas ve görüşmeler yaptık.Haberin DevamıHaberin Devamı”SIFIR ATIK HAREKETİ’NİN ÖNEMİNİ İFADE ETTİM”Ziyaretimin ikinci ayağında Bakü’de düzenlenen Dünya Liderleri İklim Zirvesi’ne katıldım. Şahsıma ve heyetime gösterilen hüsnü kabulden ötürü zirveye hane sahipliği yapan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşime bu vesileyle yine teşekkür ediyorum. Birleşmiş Milletler çatısı altındaki en önemli iklim etkinliği olan zirveye 80 ülke devlet ve hükümet başkanı düzeyinde iştirak etti. Zirvede beklentinin en yüksek olduğu müzakere başlığı, iklim değişikliğinin finansmanıydı. Bilhassa gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç duyduğu mali kaynağın ne şekilde oluşturulacağı ele alındı. 2009 yılında Danimarka İklim Zirvesinde açıklanan yıllık 100 milyar dolarlık iklim finansmanı hedefinin 2025 yılı sonrası için teyidi ve ilave mekanizmalarla desteklenmesini değerlendirdik. Zirveye hitabımda ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadele yolundaki gayretlerini anlattım. Küresel iklim eğilimine katkı sunmaya devam edeceğimizi vurguladım. Eşim Emine Erdoğan’ın girişimleriyle başlatılan ve kısa sürede küresel ölçekte bir projeye dönüşen Sıfır Atık Hareketi’nin önemini anlatım ettim. Ayrıca ağaçlandırma, ab idaresi ve yenilenebilir enerji başlıklarında kaydettiğimiz ilerlemelere işaret ettim. Yenilenebilir enerjide Avrupa’da beşinci, dünyada 11’inci sırada yer alıyoruz. Su verimliliği seferberliğimize ilave olarak, her 11 Kasım gününü “Milli ağaçlandırma günü” ilan ettik. Dünden itibaren milyonlarca fidanı halkımızın desteğiyle toprakla buluşturmaya başladık. Liderler Zirvesi’ne katılan muhataplarımla ikili görüşmeler de gerçekleştirdik. Bu kapsamda İngiltere Başbakanı Sayın Keir Starmer, Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Kasım Cömert Tokayev, Moldova Cumhurbaşkanı Sayın Maia Sandu, Karadağ Cumhurbaşkanı Sayın Yakov Milatovic ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya geldik. Bu görüşmelerimizde ikili münasebetlerimizle beraber bölgesel gelişmeler hakkında istişarelerde bulunduk. Her iki zirvede alınan kararların hayırlara vesile olmasını diliyor hem Suudi kardeşlerimize hem can Azerbaycan’a, bilhassa İlham kardeşime nazik hane sahiplikleri dolayısıyla teşekkür ediyorum. Sizleri bir kere daha saygıyla selamlıyorum. Şimdi sözü sizlere devrediyorum.Haberin DevamıUçakta, beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:Katılımınızla Türkiye, Bakü’de düzenlenen COP29 İklim Zirvesi’nde en üst düzeyde temsil edilen ülkelerden oldu. Enerji üretiminde yenilenebilir enerji kaynakları AK Parti iktidarında yüzde 55’e kadar yükseldi ki bu bir rekor. Yeşil kalkınmayı milli bir örneğin olarak gören Türkiye, az önce zatıalinizin de belirttiği gibi Avrupa’da beşinci, dünyada ise 11’inci sıraya yerleşti. Bu kapsamda değerlendirecek olursak 2053’e kadar sıfır emisyon hedefimiz gerçekçi mi ve bunu başarabilecek miyiz efendim?”ÇEVRE VE İKLİM HASSASİYETİMİZ EN ÜST DÜZEYDE”İklim meselesi dünyanın önünde bulunan en kritik tespitlerden bir tanesi. Savaşları, çatışmaları, göçleri ne kadar önemsiyorsak bu meseleye de aynı ciddiyetle yaklaşıyoruz. Türkiye’de hükümet olarak bu konuda ilgili bakanlıklarımızla ne gibi tedbirler alabileceğimizin üzerinde ısrarla duruyoruz. Dünyamızın sınırlı kaynaklarını en verimli şekilde kullanmak ve insanlık olarak yüzyıllar boyunca gelişim göstererek oluşturduğumuz medeniyetimizi fazla farklı bir seviyeye getirebilmek için tedbirlerimizi aldık, alıyoruz ve almaya devam edeceğiz. Türkiye olarak bu konuyu önemsiyor ve üzerimize düşeni yapmak için azami gayret gösteriyoruz. Fakat sadece bizim ya da beraberimizdeki birkaç ülkenin gayretleriyle bu meseleye köklü ve kalıcı çözüm bulmak olası değil. Organize hareket etmeli, bu sorunun yükünü hep beraber omuzlamalıyız. Bazı ülkeler iklim değişikliği ile eksiksiz mücadele ederken, bazıları kar hırsıyla alınması gereken tedbirleri görmezden gelir, hatta çevreyi daha fazla kirletmeye kalkışırsa bu problemin üstesinden gelemeyiz. Toplumların en ufak birimi ailelerden başlamak üzere, kurumlar, kuruluşlar, yerel yönetimler, sivil toplum, ülkeler ve uluslararası kuruluşlara kadar hedefe odaklanmış ve farkındalığı yüksek bir seferberlik haliyle bu küresel sorunu aşabiliriz. Özellikle de iklim değişikliği ile mücadele konusunda yeterli kaynağa ve imkana sahip olmayan ülkelerin de mücadeleye katılımını sağlamak için finansman, teknoloji transferi ve kapasite gelişimi önemlidir. Sıfır Atık girişiminin öneminin her geçen gün daha fazla anlaşıldığı günümüzde bu girişimin yaygınlaştırılması ve bir ömür tarzına dönüşmesi için gayret gösteriyoruz. Çevre ve iklim hassasiyetimiz en üst düzeydedir ve öyle kalacaktır. Biz tedbirlerimizi şu ana kadar nasıl aldıysak, bundan sonra da almaya devam edeceğiz.Haberin DevamıAmerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık yarışında ipi göğüsleyen Sayın Donald Trump oldu. Kendisiyle bir telefon görüşmesi de yaptınız. Yeni dönemde Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri ilişkileri ile fırsatlar açısından ve riskler bağlamında Türk-Amerikan ilişkilerinin seyrini, bu yeni dönemi değerlendirmenizi rica edeceğim.”İKİ ÜLKE ARASINDA HER ZAMAN FIRSATLAR MEVCUT”Yeni dönemde Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişkilerin gelişmesi yaptığımız bir telefon diplomasisiyle sağlanmaz. Biz Sayın Trump’la inşallah uluslararası toplantılar ya da ikili görüşmelerde bir araya gelmek suretiyle bundan sonraki süreci nasıl değerlendireceğimizi fazla daha iyi bir şekilde tespit edeceğiz. Şu anda Sayın Trump’ın kabinesi nasıl oluşacak, nasıl bir kabine ortaya çıkacak bunları görmemiz gerekiyor. Bir de Sayın Trump’ın kabinesi, benim kabinemdeki arkadaşlarla yapacakları görüşmelerle birbirlerini fazla daha yakından tanıyacak, bilecek ve ona göre de adımlarımızı inşallah atacağız. Bu noktada Başkan Yardımcıları ve Dışişleri Bakanları ehemmiyet arz ediyor. Bu bakanlarımız bir araya gelmek suretiyle birbirlerini tanıyıp, istişare edecekler. Temennimiz odur ki; Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında fazla daha farklı bir süreç başlamış olsun. Şüphesiz iki ülke arasında fırsatlar her zaman mevcuttur. Bu fırsatları değerlendirme iradesi ve iki ülkeye de kazandıracak adımların atılması temel beklentimizdir. Biz konuya her liderin yaptığı gibi ülkemizin çıkarları perspektifinden yaklaşıyoruz. Trump yönetimi, ekonomiyi öncelikli hedeflerinden biri olarak görüyor. Türkiye de stratejik coğrafi konumu ve genç nüfusu ile yatırım fırsatları sunan bir ülke. İki ülke arasında ticaret hacminin artırılması ve yatırımların teşvik edilmesi için yeni fırsatlar oluşturabiliriz. Özellikle enerji, altyapı ve teknoloji alanlarında yeni amel birliklerini geliştirmemiz mümkün.Haberin DevamıTrump’la görüşmenizde yanında Elon Musk ve oğlu da vardı. Ayrıca Elon Musk New York’ta Türkevi’nde görüştüğünüz zaman dışarıya elinde kitabınız “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” ile çıkmıştı. Benim merak ettiğim husus bu noktada Elon Musk’la arada sırada görüşür müsünüz? Bunun yanında Türkiye’nin uzaya gitme çalışmaları olsun, teknoloji ile ilgili çalışmaları olsun bu noktada küresel düzlemde Türkiye’yi neler bekliyor?”MUSK İLE ADIMLAR ATILABİLİR”Bu kampanyada Musk, Sayın Trump’ın yanında yer aldı. Bizi burada ilgilendiren konu Musk’ın uzay ve teknoloji alanında çalışan bir amel insani olması… Kendisi teknolojiyi yakından takip eden ve bazı ciddi teknolojik adımları da atan bir isim. Türkiye’de kendisiyle bu konuyla ilgili bir görüşme yaptık. Son Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Türkevi’nde kendisiyle görüştüğümüzde çocuğunu da yanında almış ve Türkevi’ne öyle gelmişti. Türkevi’ndeki görüşmemizde de samimi bir havada görüşmeyi yaptık. Türkiye’nin teknoloji alanında attığı atılımlar, dünyanın dikkatini çekiyor. Teknoloji biricik başına ilerleyeceğiniz bir meydan değil, mutlaka bazı amel birliklerine ihtiyacınız oluyor. Bu alanda amel birliği fırsatlarının doğması halinde Musk ile de adımlar atılabilir. Elon Musk, Sayın Trump yönetiminde hangi alanda vazife alacak, hangi alanda aldığı görevle Sayın Trump’a veyahut da Amerika yönetimine faydası olacak bunu zaman içerisinde göreceğiz.Donald Trump’ın seçilmesi, bölgesel cenk ve İsrail işgali tehdidini ne oranda azalttı?”OCAK AYINDAN İTİBAREN NE GİBİ ADIMLAR ATILACAĞINI GÖRECEĞİZ”Bana bu konu ile ilgili tespitler için biraz erken gibi geliyor. Trump görevi, Biden’den teslim alsın bakalım. Devir teslimden sonra yeni dönemde ne gibi adımlar atacak, bunu o zaman göreceğiz. Temennimiz odur ki; Trump bu devre bölgeye yönelik fazla daha farklı adımlar atsın. Çünkü zaman vakit verilen mesajlar bizi kaygılandırabiliyor. Onun için de Ocak ayını bir görmemiz lazım. Ocak ayından itibaren ne gibi adımlar atılacağını bence o zaman göreceğiz. Kendisiyle seçilmesi sonrası nasıl birkaç gün içerisinde görüşüp konuştuysak, bundan sonraki süreçte de bu temaslarımızı aynı şekilde gerçekleştireceğimize inanıyorum. Çünkü geçmişte Trump’la görüşmelerimiz Biden’le mukayese edilemeyecek derecede fazlaydı. İnşallah bu dönemde de bu adımları en güzel şekilde atarız ve hem Amerika Birleşik Devletleri hem Türkiye buradan kazançlı çıkar.Amerika Birleşik Devletleri’nin liderliğindeki Batı, İkinci Dünya Savaşından sonraki kurulu tertip için Çin ve Rusya’yı tehdit olarak görüyor. Rusya ve Çin’in İsrail ve Gazze konusundaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?”ORTAK MEKTUP GİRİŞİMİMİZE RUSYA VE ÇİN İMZA VERDİ BU ÖNEMLİ BİR ADIMDIR”Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in, Rusya Devlet Başkanı Putin’in ne gibi tavırları olacak bunları zaman bizlere gösterecek. Bu işin en ülkü şahidi zamandır. Bizler de bunu takip etmek durumundayız ve takip edeceğiz. Ona göre de ne gibi tavır takınıyorlar ne gibi adım atacaklar göreceğiz. Çünkü bunlar artık dünyada fazla önemli konuma gelmiş olan ülkeler. Dolayısıyla biz de artık onları takip edeceğiz. Çin ve Rusya İsrail’in bu saldırılarının haksız ve hukuksuz olduğuna ilişkin açıklamalar yaptı. Saldırıların sonlandırılıp konunun diplomasi yoluyla çözülmesi noktasında beyanları da bulunuyor. Birleşmiş Milletler zemininde başlattığımız İsrail’e silah ve mühimmat sevkiyatının durdurulması için tedbir isteyen ortak mektup girişimimize Rusya ve Çin imza verdi bu önemli bir adımdır. Çünkü İsrail’e bu silah ve mühimmat sevki devam ettiği müddetçe İsrail daha saldırgan hale gelecek. İsrail’in durdurulmadığı her gün Filistin ve Lübnan’daki insani tablo biraz daha ağırlaşıyor. İnsani yardımların kesintisiz ulaşımının sağlanamadığı her gün insanlar ilaçsızlık, açlık, susuzluk ve vahşice saldırılar nedeniyle ölüyor.Arap ülkeleri ve Türk dünyası devletleri liderlerine, İsrail konusunda daha aktif pozisyon alma konusunda çağrıda bulundunuz. Bugüne kadar net bir tavrın olmadığını gözlemliyoruz. Arap ülkeleri ve Türk devletleri içerisinde sizin çağrınıza en fazla desteği hangi ülkeden alabildiniz bugüne kadar?”BÜYÜK BİR İNSANLIK SINAVININ ORTASINDAYIZ”İsrail’in Gazze soykırımına giriştiği günden bu yana herkesi katliamların ve ölümlerin karşısında olmaya davet ediyoruz. Görüştüğümüz tüm ülkelerle gündem başlıklarımızdan biri mutlaka İsrail’in Filistinlilere yönelik uyguladığı zulümdür. Zulmün karşısında olmak için insan olmak yeterlidir. Hangi dili konuştuğunuz, hangi inanca sahip olduğunuz, derinizin ya da saçınızın, gözünüzün rengi değil insani değerlere sahip olup olmadığınız önemlidir. Maalesef bazı Batılı ülkelerin yönetimlerinden bunu göremedik. Çırpınan Filistinli çocukların feryatları karşısında yürekleri titremeyenlerle ortak bir paydada buluşmamız fazla zor. Hastanelerin, ambulansların vurulduğunu gördüklerinde buna başkaldırı etmeyenler bunu normal görüp “İsrail’in kendini savunma hakkı var” kılıfıyla bu suçu örtmeye çalışanlardan zulme karşı duruş beklemek hayalcilik olur. Arap ülkeleri ve Türk devletleri ile insanlık ittifakını genişletmek, biricik ses ve biricik yürek olduğumuzu göstermek için çalışıyoruz. Bir ve beraber aynı amaçla ve aynı tonda bu zulme karşı seslerimizi yükseltmemiz gerekiyor. Kaybedilen zamanı çoğaltmadan bunu yapmak ise daha da önemli. Çağrımız somut adımları içeriyor. Mesela Uluslararası Adalet Divanı’nda bir hukuk mücadelesi başladı ona güçlü destek önemli. Filistin Devleti’nin tanınması için çabalamak bir öbür somut adım. İki devletli çözüm olmadan bölgeye huzur ve barışın gelmesi olası değildir. İsrail’e yönelik ticari kısıtlamalar ve ambargolar da gene öbür bir mücadele biçimi. Diplomatik baskının artırılması için İsrail’i her alanda köşeye sıkıştıracak aktif bir diplomasi ortaya konulması da mühim. Büyük bir insanlık sınavının ortasındayız. Bu sınavdan geçmek insanlık ittifakının parçası olmakla mümkün. Yoksa tarih İsrail’in yanında duranları da, zulme sessiz kalanları da yargılayacaktır.Türkiye, İsrail ile ticareti tamamen durdurdu. Ancak ticaretin halen devam ettiğine dair bazı iddialar gündeme getiriliyor. Bunu kimler, ne amaçla daimi gündeme getiriyor? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?”İSRAİL İLE İLİŞKİLERİ KESMİŞ DURUMDAYIZ”Siyasetin en pasaklı tarafı burası. Niye yaparlar bunları? Mevcut hükümeti nasıl yıpratırız anlayışı ile bu erek için yaparlar. Biz şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti olarak İsrail ile ilişkileri kesmiş durumdayız. Bizim şu anda İsrail’le bu noktada herhangi bir ilişkimiz yok. Bundan sonraki süreçte de bu ilişkileri geliştirmek için attığımız adım da yok. Malum bu siyasi partiler, ki bunlar da ‘cürmü kadar yer yakar’. Ne yapıyorlar şimdi? Acaba biz Cumhur İttifakı’nı nasıl yıkarız veya Cumhur İttifakı’nı nasıl yerden yere vururuz bunun arayışı içindeler. Bununla yerden yere vurulmaz. Şu anda Cumhur İttifakı İsrail ile ilişkilerin kesilmesi konusunda kesin kararlıdır. Biz bu kararlılığımızı bundan sonraki süreçte de devam ettireceğiz. Tayyip Erdoğan’ın başında olduğu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İsrail ile hukukunu devam ettirmez, geliştirmez. Böyle bir niyetimiz de söz konusu değil. Bu konuda bazıları kulaklarını, gözlerini ve zihinlerini hırs tıkaçları ile kapatmış durumda. Onlar hakkı görmeye kör, hakkı işitmeye sağır, hakkı söylemeye dilsizler. Onlar için yapacak bir şey kalmamıştır. Bulundukları çukurda çırpınmaya ne dersek diyelim devam edecekler. Bizim muhatabımız iftiracılar hiç olmadı. Biz bu konuyu milletimize anlattık ve anlatmaya devam ediyoruz. Çünkü bizim bu konuda ne kadar samimiyetle gayret gösterdiğimize milletimiz şahittir. Sadece milletimiz değil, dünya şahittir. Biz İsrail ile ticareti de ilişkileri de kestik, nokta. Biz Filistin’in sonuna kadar haklı davasında yanındayız. Biz Netanyahu denilen zalimden de onun çetesinden de bu yaptıklarının hesabını hukuk önünde soracağız. Sonuna kadar zalimlerin ensesinde olacağız. Biz böylesi bir baskı yaptığımız için İsrail’in dümen suyundaki bu iftiracılar bizi hedef alacak, biliyoruz. Biz istikametimizi iftiracıların pasaklı cümlelerine göre değil, milletimizin işaret ettiği yöne göre tayin ediyoruz.İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Zirvesinde aile fotoğrafında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed ile yer almanız dünden bu yana bilhassa ülkemizde en fazla konuşulan konu haline gelmiş durumda. Zirve marjında Suriye tarafıyla herhangi bir temasınız oldu mu? Suriye ile normalleşme sürecinde son hal nedir?”BEN HALA ESED’DEN UMUTLUYUM”Beşar Esed’in konuşmasını dinleme imkanım olmadı. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile görüşme için çıktım. Ben hala Esed’den umutluyum. Bir araya gelip Suriye-Türkiye ilişkilerini inşallah yoluna koyalım diye hala umudum var. Çünkü bizim Suriye-Türkiye arasındaki terör yapılanmalarını yok etmemiz lazım. Suriye’de adil ve kalıcı barışın zemini vardır. Bunu sağlamak için atılacak adımlar da bellidir. Biz Suriye tarafına normalleşme konusunda elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barışa ve huzura kapı aralayacağını düşünüyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden biz değiliz. Suriye’nin toprak bütünlüğünü terör örgütü PKK/PYD/YPG başta olmak üzere teröristler tehdit ediyor. Suriye’nin toprak bütünlüğünü çoğu ülkelere dağılmış Suriyeliler de tehdit etmiyor. Esed bunun farkına varıp ülkesinde yeni bir iklimi başlatacak adım atmalı ve ülkesine sahip çıkmalıdır. Yanı başlarındaki İsrail tehdidi bir masal değil. Çevredeki ateşin istikrarsız topraklarda hızla yayılacağı unutulmamalıdır.İsrail’in saldırganlığı konusuna değinirken, “bölgedeki ateşin bizi de yakmasını beklemeyeceğiz” dediniz. Bu sözlerinizi ateş bize yaklaşmadan, sınırlarımızın ötesinde bir yeni tampon bölge harekatı gibi algılayabilir miyiz?”ÜLKEMİZİN GÜVENLİĞİ İÇİN SINIR ÖTESİ OPERASYONLARIMIZ HER ZAMAN GÜNDEMİMİZDE”Bu terörden arındırılmış bölge konusunda 30 kilometre derinlik durumu var. 30 kilometre derinlik meselesinde aslında Suriye’nin içinde bu terör örgütlerini yok etme adımlarımız söz konusuydu. Bir öbür taraftan da erek Türkiye’ye gelen Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde geriye dönüşleri için zemin hazırlamaktı. Bu konuda da belli bir mesafe alındı. Hala bizim Suriye’nin kuzeyinde konut yapımlarımız devam ediyor. Oradaki konut yapımlarıyla Suriyeli kardeşlerimize bir zemin hazırladık. Şu anda da gerek COP Zirvesinde gerek Riyad’da yaptığımız toplantılarda Suriye’deki atacağımız adımlar aka ehemmiyet arz ediyor. Bunu hallettiğimiz andan itibaren zaten Suriye’nin kuzeyinde ciddi mesafe alacağız. Şu anda Suriye’de Kamışlı bölgesini düşünün. Niye biz Kamışlı’da emniyet güçlerimizle lüzumlu adımları atıyoruz? Çünkü orada bu terör örgütünü kökünü de yok edelim diyoruz. Bu adımlarla da emniyet güçlerimiz oralarda fazla ciddi mesafeler aldılar. Çok ciddi neticeler elde ettiler. Gerek istihbarat teşkilatımız gerek emniyet güçlerimiz buralarda aldıkları neticeyle Türkiye’yi rahatlattılar. Ülkemizin güvenliği, vatandaşlarımızın huzuru için hudut ötesi operasyonlarımız her zaman gündemimizde. Tehdit hissedersek her lahza hudut ötesi operasyonlarımıza başlayacak hazırlığımız mevcut. Bizim Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Fakat Suriye’nin kuzeyinde tam bir istikrarsızlık hüküm sürüyor. Bu da terör örgütlerinin o bölgedeki karmaşadan beslenmesi ve orada tutunması için elverişli ortam hazırlıyor. Suriye’deki istikrarsızlık ve terör örgütlerinin orada tutunması bizim için bir emniyet riskidir. Bizim gerek DEAŞ’a gerek PKK/PYD/YPG’ye yönelik tüm harekatlarımızın amacı kendi güvenliğimizi sağlamaktır. Bundan sonra atacağımız adımlar da bunun için olacak. Sınırlarımızda hala teröristlerin tutunduğu alanlar bulunuyor ve burası bizim güvenliğimiz için risk oluşturuyor. Oraları tamamen temizlemeden ve terör bataklığını kurutmadan tam anlamıyla güvenliği sağlamak olası değil.İsrail’in saldırganlığı sürüyor. Batı ülkelerinin de fazla yoğun destek verdiğini görüyoruz. Bu süreç, Orta Doğu’da sınırların yeniden çizilmek istendiği bir süreç mi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Daha önce de iç cephenin önemine dair mesajlar verdiniz. İç cephenin önemi ve bu konudaki muhalefetin duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?”İÇ CEPHEYİ GÜÇLENDİRMEK İSTEDİĞİMİZDE MUHALEFETİ YANIMIZDA BULAMADIK”Şu anda muhalefetin böyle bir derdi yok. Muhalefetin böyle bir derdi olmadığı için biz artık kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz. Mecburuz, öbür çare yok. Gelen tüm haberler de Suriye’de alınan sonuç bana göre Suriye’yi de rahatlatacak. Ama bizim burada Beşşar Esed ile aramızdaki hukuku yeniden ihya etmemiz, bölgeyi fazla daha fazlasıyla inşallah rahatlatacaktır. Bizim iç cephemizi sağlam tutma anlayışımızı muhalefet anlayamamış gibi görünüyor. İç cephenin tahkimi elbette her zaman önemli ancak ne yazık ki iç cepheyi güçlendirmek istediğimizde ortak hassasiyetlerle hareket eden bir muhalefeti yanımızda bulamadık. Muhalefet gündelik siyasi meseleler, kazançlar, rantlarla uğraşıyor. Biz ise küresel ve bölgesel riskleri okuyarak, uzun yıllara sirayet edecek politikalar üzerinde çalışıyoruz. İç cephemizi sağlam tutarken aynı zamanda teröre de göz açtırmayacağız. İç cepheyi sağlamlaştırmak terör örgütlerine meydan açmak, onların milletin kaynaklarını terör baronlarına peşkeş çekmesine göz yummak anlamına gelmiyor. Bizler birlik ve beraberliğimizi güçlendirme çağrısı yapıyoruz. Bizi bölmeye çalışanlara, bizi parçalamaya çalışanlara aynı kararlılıkla ve aynı tonda yanıt verelim ve “biz biriz, bütünüz, hep beraber Türkiye’yiz” diyelim istiyoruz. Aramıza nifak sokmaya çalışanların elleri abes kalsın diye uğraşıyoruz. Bu birlik ve beraberlik ruhu bizim mayamızda mevcut zaten. Bize birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi hatırlatacak bir kıvılcımdır iç cepheyi sağlam tutma çağrımız. Bizi biz yapan değerlere sımsıkı tutunup, oluşturduğumuz o eşsiz tabloyu lekelemeye çalışanları elimizin tersiyle itelim çağrısıdır.Rio’da gerçekleşecek G-20 Zirvesi’nde bilhassa küresel iktisat ve enerji güvenliği anlamında nasıl bir duruş planlıyorsunuz? Gelişmekte olan ülkelerin ekonomik zorlukları için nasıl önerilerde bulunacaksınız?”ENERJİ GÜVENLİĞİ TÜRKİYE İÇİN KRİTİK BİR KONU”Brezilya toplantısı inanıyorum ki dünyaya fazla farklı mesajların verileceği bir doruk olacak. Bu konuda biz kararlıyız. İnşallah dersimize de iyi çalışacağız. Brezilya’da Rio Zirvesi fazla çok verimli, faydalı bir doruk olacak diye düşünüyorum. Sayın Lula ile oradaki buluşmamız inşallah dünyada ses getirecek bir buluşma olacaktır. Rio’da gerçekleşecek G20 Zirvesini, küresel iktisat ve enerji güvenliği konularında önemli bir platform olarak görüyoruz. Türkiye, küresel iktisat için istikrarı artırıcı önlemler ve amel birliklerine yoğunlaşmış bir ülke. Özellikle pandemi sonrası ekonomik toparlanma süreçlerine yönelik ortak stratejilerin geliştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, ülkeler arası dayanışmanın önemini her fırsatta dile getirdik. Enerji güvenliği de Türkiye için kritik bir konu. Küreselleşen dünyada gelişmekte olan ülkelerin ekonomik zorluklarına yönelik somut öneriler içeren bir gündem oluşturmalıyız. Çünkü zincirleme reaksiyonla sadece bir ülkenin değil, ilişkili birçok ülkenin ekonomisini etkileyen krizlere karşı tedbir almalıyız. Bulunduğu uluslararası platformların aktif ve etkili üyelerinden olan Türkiye, hem kendi ekonomik çıkarlarını hem de gelişmekte olan ülkelerin durumunu iyileştirmeye yönelik fazla sayıda teklif üzerinde çalışıyor.Sayın Bahçeli bugünkü küme toplantısında terörü bitirme çağrısının bir kere daha arkasında durdu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sizin de Sayın Bahçeli’yi destekleyen konuşmanızın ardından şöyle bir anlatım kullandı ‘Aynı noktada buluştular, Erdoğan ile Bahçeli aynı şeyi yapıyor. Ama biz şehit aileleriyle görüşeceğiz.’ CHP’nin eski ve yeni lideri Diyarbakır’a gittiklerinde Diyarbakır Annelerinden talep gelmesine rağmen görüşmediler fakat bugün şehit aileleri kart olarak öne koydular. Siz, Özgür Özel’in bu çıkışını samimi buluyor musunuz?”TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNDE TERÖRE DE, TERÖR TAKVİYELİ SİYASETE DE YER YOK”Özgür Özel’in bu çıkışını samimi bulmuyorum. Türkiye, 40 senedir bölücü terör belasıyla mücadelede ediyor. Binlerce emniyet mensubumuzu, kamu görevlimizi, sivil vatandaşımızı terör örgütünün alçakça saldırılarında şehit verdik. Son olarak TUSAŞ’a yönelik terör eyleminde 5 yurt evladı şehit oldu; Rabbim tüm şehitlerimizin ruhunu şad, mekanlarını cennet eylesin. Terör tehdidini kaynağında bertaraf etme stratejimiz sayesinde sahada fazla önemli kazanımlar elde ettik. Bu mücadele aynı azim ve kararlılıkla devam edecek. Türkiye’nin geleceğinde teröre de, terör takviyeli siyasete de yer yok. Cumhur İttifakı olarak bu konuda tam bir mutabakat içindeyiz.Türkiye’de konser belediyeciliği kavramsallaştı. Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin astronomik rakamlarla verdiği konserler tartışılıyor. Bu konuda görüşünüz nedir? Buna bir tedbir alınabilir mi? “KAMUNUN HAKKINI HOYRATÇA KULLANANLARDAN HUKUK ÖNÜNDE HESAP SORARIZ” Ben belediye başkanlığı da yaptım. Ama konser belediyeciliği yapmadım. Yapmanız gereken nedir? İstanbul’un dört bir yanını bir kere elinizdeki imkanlar neyse bunlarla her tarafı donatmak. Altyapıyı donatmak, üst yapıyı donatmak. Dikkat edin, benim belediye başkanlığımda çöp, çukur, çamur İstanbul’da yok edildi. Şimdi hal felaket. İstanbul öyle, Ankara öyle, İzmir öyle, hepsi öyle. Biz çağrımızı vatandaşımıza yapıyoruz. Diyoruz ki aynı oyuna gelmeyelim ve emin adımlarla geleceğe yürüyelim. Millet bu belediye başkanlarına şehirlerine hizmet versin diye rey verdi ancak hizmetten anladıkları eğlence düzenlemekten öteye geçmiyor. O eğlenceleri de ulus için düzenlemedikleri, birilerine maddi kazanç için yaptıkları da yeni yeni ortaya çıkıyor. Biz nereden seçilirse seçilsin yerel yönetimlerin milletin ihtiyaçlarını karşılamasını isteriz ve bunu erek edinenleri destekleriz. Fakat şehirlerin hali ortada. Millet hizmetsizlikten ne yapacağını şaşırmış halde. Bir de üzerine konser adı altında birilerine ödenen milyonlar çıkınca olan vatandaşa oluyor. Kamu kaynaklarının teröre, terör örgütlerine aktarılmasına nasıl karşı çıktıysak, bu kaynakların yandaşlara aktarılmasına da elbette karşı çıkarız. Herkes harcamasını hesap verebilirlik üzerinden yapsın. Kamunun hakkını hoyratça kullananlardan, yandaşlarına sermaye edenlerden hesabını hukuk önünde sorarız.
GÜNDEM
8 dakika önceGÜNDEM
1 saat önceGÜNDEM
5 saat önceGÜNDEM
5 saat önceGÜNDEM
8 saat önceGÜNDEM
9 saat önceGÜNDEM
10 saat önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.