Haberin DevamıGeçtiğimiz yaz dünya ‘Oppenheimer’ filmiyle yatıp kalktı. Fizikçi Robert Oppenheimer’ı ve Manhattan Projesi’ni odağına meydan film, insanlık tarihinin en korkunç olaylarından birine giden yoldaki taşların nasıl döşendiğini gözler önüne seriyordu. Ancak 2 Ağustos 1939’da yazılmış bir mektup olmasaydı ‘Oppenheimer’ filmi bir ilim kurgudan öteye geçmeyecekti.Mektupta, “Nükleer fizikteki güncel çalışmalar, uranyumun yeni ve önemli bir enerji kaynağına dönüştürülmesini olası kılmıştır. Bu enerji fazlasıyla güçlü bombaların geliştirilmesi için kullanılabilir” deniyordu. Satırların sahibi Albert Einstein, muhatabı ise dönemin ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt’ti.Einstein’ın Almanya’nın işgal altındaki Çekoslovakya’da uranyum satışını durdurma kararına ilişkin şüphelerini de dile getirdiği mektup, Manhattan Projesi adı verilen 2 milyar dolarlık fazla gizli araştırma programının fitilini ateşledi. Manhattan Projesi’nin amacı, nükleer silah yarışında Almanya’yı yenmekti. Oppenheimer’ın liderliğindeki üç yıllık proje, ABD’yi nükleer çağa taşıyacak ve tarihin en önemli ve en yıkıcı icatlarından biri olan atom bombasıyla sonuçlanacaktı.Haberin DevamıMİLYONLARCA DOLARA ALICI BULMASI BEKLENİYOREinstein’ın bu tarihi mektubu, 10 Eylül 2024 tarihinde New York’ta bulunan Christie’s Müzayede Evi’nde aleni artırmaya sunulacak. 4.000.000 doların üzerinde bir fiyata satılması beklenen mektubun iki versiyonu bulunuyor. Satışa sunulacak olan kısa taslak versiyonu. Beyaz Saray’a elle teslim edilen uzun ve detaylı versiyon ise New York’ta Franklin D. Roosevelt Kütüphanesi’nin kalıcı koleksiyonunda saklanıyor.Fotoğraf: Christie’s Müzayede EviChristie’s’in Amerikan kültürü, kitaplar ve el yazmalarından mesul kıdemli uzmanı Peter Klarnet, BBC’ye yaptığı açıklamada, “Birçok açıdan bu mektup bilim, teknoloji ve insanlık tarihindeki kritik bir kırılma noktasını oluşturuyor. ABD hükümeti, tarihinde ilk kere aka bir bilimsel araştırmayı finanse etmiş oluyor. Mektup, ABD’nin yaşanan teknolojik dönüşümlerden tam anlamıyla faydalanmasını sağlayan sürecin başlangıcı oldu” dedi.Haberin DevamıSwansea Üniversitesi Siyaset, Felsefe ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Program Direktörü olarak vazife yapan Amerikan ve Nükleer Tarih araştırmacısı Dr. Bryn Willcock da aynı fikirde olduğunu belirterek, “Bombanın kökenine dair tarihsel anlatıların çoğu mektupla ilgili tartışmalarla başlıyor” dedi. Dr. Willcock, “Mektubun içeriği Başkan Roosevelt’in doğrudan harekete geçmesinin anahtarıydı. Nükleer Miras Vakfı kaynaklarında mektubun Roosevelt’in nükleer araştırmaları desteklemesinde ‘hayati’ rol oynadığı belirtiliyor” diye konuştu.FİLMDE DE MEKTUPTAN BAHSEDİLİYORÖdüllü ‘Oppenheimer’ filminde mektuptan Oppenheimer ile fizikçi Ernest Lawrence arasında geçen bir diyalogda bahsediliyordu. Bu durumun müzayedeye olan ilgiyi artıracağını belirten Klarnet, “Bu mektup 1945’ten bu yana popüler kültürün bir parçası olmuş durumda yani zaten sağlam bir yere sahipti fakat ‘Oppenheimer’ filmi sayesinde yeni nesil de tanımış oldu” ifadelerini kullandı.Haberin DevamıKlarnet, Einstein’ın popüler kültürde “efsanevi bir karakter” olduğunu belirtti. Nitekim ‘Oppenheimer’ filminde de Einstein bu şekilde karşımıza çıkıyordu. Film boyunca olan biteni dışarıdan seyreden bir mesken oyuncu gibi olan Einstein’ın kimliği kafasındaki şapka uçup ünlü beyaz ve dağınık saçları açığa çıkınca anlaşılıyordu.Nükleer tepkime yoluyla açığa çıkan enerjiyi açıklamak için Einstein’ın E=mc2 denklemi kullanılsa, bu hesaplama atom bombasına giden yolun temelini oluştursa da ünlü ilim insanının nükleer silahların icadındaki rolü filmde abartılı bir biçimde işleniyor. Klarnet, filmin kapanış sahnesinde Oppenheimer’ın Einstein’a söylediği “Bu hesaplamalarla sana geldiğimde tüm dünyayı mahvedecek bir zincirleme tepkime başlatma ihtimalimizin olduğunu düşünmüştük” cümlesinin “saçmalık” olduğunu belirtti.Haberin DevamıMEKTUP ESKİ ÖĞRENCİSİNİN FİKRİYDİSol eğilimli görüşleri ve Alman kökenli olması nedeniyle şüpheci bir insan olan Einstein’ın “güvenlik yetkisinin buna yetmeyeceğini” vurgulayan Klarnet, “Aksine bir pasifist olduğunu dile getiren Einstein, projeyle arasına mesafe koymuş ve nükleer enerjinin açığa çıkışındaki rolünün oldukça dolaylı olduğu konusunda her zaman ısrarcı olmuştu” dedi.Her şeyi başlatan asıl şahıs Einstein’ın eski öğrencilerinden Leo Szilard’dı. Mektubun, üzerine Szilard’ın kurşun kalemle “Orijinal gönderilmedi!” yazdığı versiyonu, 1964’teki ölümüne kadar Szilard’da kaldı. Hem Almanya doğumlu Einstein hem de Macaristan doğumlu Szilard, Nazizm’in yükselişinin sonucunda ABD’ye sığınmıştı. İkisi de Almanya’nın yarattığı tehdidin farkındaydı.Haberin DevamıLeo SzilardMektup aslında Szilard’ın fikriydi fakat metni yazıp imzalayan kişinin Einstein olmasında ısrar ediyordu. Einstein 1921 yılında Nobel Ödülü’nü aldıktan sonra fazla saygın bir konuma yükselmiş, Klarnet’in deyişiyle “modern bilimin simgesine” dönüşmüştü. Klarnet, “Kimsede olmayan bir nüfuzu var. Belli ki daha önce birçok şahıs Roosevelt’i bu konuda uyarmış. Derken bir anda ofisinize adım atıyorsunuz ve Albert Einstein’ın ‘Bunu yapmalısın’ dediği mektupla karşılaşıyorsunuz. Bunun yarattığı tesir aka olur” dedi.SADECE BİR SAVAŞTA KULLANILDI16 Temmuz 1945 günü, kısaca “cihaz” olarak anılan bomba New Mexico’daki bir çölde başarıyla patlatıldı. Elde edilen sonuç hem zafer olarak değerlendirildi hem de endişeyle karşılandı. Dönemin ABD Başkanı Harry S. Truman, o gün günlüğüne “Dünya tarihinin en berbat bombasını keşfettik” yazacaktı.O noktada Almanya çoktan teslim olmuştu ancak Japonya savaşmaya devam ediyordu. Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki limanlarına korkunç ve benzeri görülmemiş bir güçle saldırmanın, savaşın sonunu hızlandırabileceği düşünülmüştü. Bombanın testi geçmesinden bir gün sonra Szilard, Japonya’ya böylesi aka bir eylemle karşılaşmadan önce teslim olması çağrısı yapan bir imza kampanyası başlattı ancak yetkililere zamanında ulaşmayı başaramadı.6 Ağustos günü Küçük Çocuk kod adlı bomba Hiroşima’ya, 9 Ağustos günü de Şişman Adam kod adlı bomba Nagazaki’ye düştü. Ölen ve yaralananların sayısının 200.000’i bulduğu tahmin edilirken, radyasyonun yan etkileri sonraki nesillerin de hayatlarını mahvetti. Nükleer silahlar o günden bu yana herhangi bir çatışmada doğrudan kullanılmadı.”HAYATIMIN EN BÜYÜK HATASI””Einstein’in mektubu olmadan Manhattan Projesi olur muydu?” sorusunu net bir biçimde yanıtlamak güç. Dr. Willcock, mektubun yazıldığı dönemde İngiltere’nin “ABD’yi daha geniş kapsamlı araştırmalara sürat vermeye” ikna etmeye çalıştığını, 1941 tarihli MAUD Raporu’nun nükleer silahlar bağlamında bir fizibilite raporu olduğunu ve Amerikalıların araştırmalarının hızlanmasında kritik rol oynadığını belirtti. Yine de Einstein’ın mektubunun da süreci hızlandırdığına şüphe yok. Mektup olmasa süreçte rötar yaşanacağını vurgulayan Dr. Willcock, “Dolayısıyla bomba 1945 yazında kullanıma amade hale gelmeyecekti” dedi.Öte yandan Einstein, 1939’da kaleme aldığı mektubun yol açtığı şiddet ve kaos nedeniyle derin bir pişmanlık duyuyordu. 1946 yılında nükleer savaşın tehlikelerini ortaya koymak ve dünya barışına giden yolu tasarlamak için Nükleer Bilim İnsanları Acil Komitesi’ni kurdu. 1947’de Newsweek dergisinde yayımlanan ‘Her şeyi Başlatan Adam’ başlıklı makalede Einstein, “Almanların bir atom bombası geliştirmekte başarılı olmayacağını bilseydim, bomba için hiçbir şey yapmazdım” diyordu. Bugün lüzumlu teknolojik altyapıya sahip olmasına rağmen Almanya halen nükleer silah sahibi olan ülkelerden biri değil.Einstein hayatının geri kalanını nükleer silahsızlanma kampanyalarına adadı. Hatta 1954 yılında Nobel Ödüllü kimyager Linus Pauling’le konuşurken Roosevelt’e yazdığı mektubu “hayatımın en aka hatası” olarak nitelendirdi.”İNSANLAR OLARAK İNSANLARA SESLENİYORUZ”Atom bombası savaşın görünümünü tamamen değiştirip Doğu ile Batı arasında bir silahlanma yarışına yol açtı. Bu da uluslararası ilişkileri altüst etti. Günümüzde dokuz ülkenin cephaneliğinde nükleer silah bulunuyor ve içinde bulunduğumuz riskin başlangıç noktasını o mektup oluşturuyor. Klarnet, “Bu konu bugün dahi güncelliğini koruyor. İnsanlığın üzerindeki bir gölge gibi. Bu mektup çağdaş dünyanın nereden geldiğini ve buraya nasıl geldiğimizi fazla net bir biçimde hatırlatıyor” diye konuştu.Roosevelt’e giden mektuptaki imza, Temmuz 1955’te bu kere nükleer savaşa karşı Russell-Einstein Manifestosu’nda karşımıza çıktı. Einstein, ölmeden sadece 1 hafta önce filozof Bertrand Russell’ın kaleme aldığı bu romantik metne desteğini açıklamıştı. Manifestoda, “İnsanlar olarak insanlara sesleniyoruz. İnsanlığınızı hatırlayın, gerisini unutun. Eğer bunu yaparsanız yeni bir cennete giden yol aleni fakat yapamazsanız önünüzde olan şey evrensel ölüm riski” ifadeleri yer alıyordu.BBC’nin “‘It was the one great mistake in my life’: The letter from Einstein that ushered in the age of the atomic bomb” başlıklı haberinden derlenmiştir.
GÜNDEM
25 Kasım 2024GÜNDEM
1 saat önceGÜNDEM
4 saat önceGÜNDEM
8 saat önceGÜNDEM
9 saat önceGÜNDEM
11 saat önceGÜNDEM
12 saat önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.