Yeni keşif bilim dünyasını şaşırttı: Bir taştan çok daha fazlası… ‘Bir sır açığa çıktı ama hâlâ tamamlanmamış bir bulmaca…’

Norveçli arkeologların yaptığı son keşif, antik döneme dair çarpıcı ayrıntılar sunuyor. Dünyanın en eski runik taşının, yaklaşık 2 bin yıl öncesine ait bir...

Haberin DevamıAntik dönemlerdeki yazılı belgeler, geçmiş medeniyetlerin kültürel, sosyal ve siyasi dinamiklerini anlamamızda hayati bir rol oynuyor. Bu yazılı eserler, sadece tarihsel olayları kaydetmekle kalmayıp, aynı zamanda o dönemdeki insanların fikir yapıları, inançları ve günlük yaşamları hakkında da derinlemesine bilgiler sunuyor.Arkeologların ve tarihçilerin yoğun çabaları, bu eski yazıtların ortaya çıkarılmasına ve incelenmesine olanak tanırken, her yeni keşif, insanlık tarihine dair merakımızı daha da artırıyor. Örneğin yakın zamanda gerçekleştirilen bir keşif, dünyanın en eski ‘runik taşının’ sırlarını açığa çıkardı.HER ŞEY 2021’DE GERÇEKLEŞTİRİLEN ANTİK MEZAR KAZILARIYLA BAŞLADINorveçli arkeologlar, bu tarihi eserin, yaklaşık 2 bin yıllık daha aka bir levhanın parçası olduğunu belirleyerek, runik yazının kökenleri ve kullanımı hakkında önemli bilgiler sundular. Antik yazıtların kimler tarafından yazıldığı, ne anlama geldiği ve zamanla nasıl değiştiği gibi sorulara yanıt arayan ilim insanları, bu bulgularla tarih öncesi döneme dair yeni bir fer tutmayı hedefliyor.Bu keşif, sadece runiklerin tarihi açısından değil, aynı zamanda Cermen toplumlarının kültürel dinamikleri hakkında da önemli ipuçları barındırıyor. Keşif, 2021 yılında şark Norveç’teki bir antik mezar alanında yapılan kazılarla başladı. Arkeologlar, bilinen en eski runik taşın aka bir parçasını buldu ve bu taşın fazla sayıda runik izleriyle kaplı olduğunu fark ettiler. Bu durum, yazının tarihi ve kültürel önemini artırıyor. ANTİK TOPLUMLARIN TAŞLARI NASIL KULLANDIĞINA DAİR ÖNEMLİ BİLGİLER SUNUYORSaha araştırmaları devam ederken, yakınlardaki öbür mezarlarda benzer runik yazıtlar taşıyan ilave kumtaşı parçaları da ortaya çıkarıldı. Araştırmacılar, bu parçaların birbirine uyduğunu ve hepsinin bir zamanlar biricik bir taşın parçası olduğunu belirlediler. Taşın kırılma şekli, kasıtlı olarak parçalandığı ve daha sonra farklı mezarlara yerleştirildiği izlenimini veriyor. Bu durum, antik toplumların taşları nasıl kullandığına dair önemli bilgiler sunuyor.SOĞUK İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ UYARILARI GİBİ İLGİNÇ MESAJLAR TAŞIYORRunikler, ilk Cermen yazısının temelini oluşturuyordu. Oslo Üniversitesi Kültür Tarihi Müzesi’ne göre, Orta Çağ’ın sonlarına kadar İskandinavya’da kullanılmaya devam etti. Cermen halkının karakterlerini oluşturmak için Roma alfabesinden ilham aldığı düşünülse de kökenleri ve nasıl kullanıldığı hâlâ belirsizliğini koruyor. İskandinavya’da sayısız oyulmuş taş, güçlü Viking kraliçeleri veya geçmiş olaylara dayanan soğuk iklim değişikliği uyarıları gibi ilginç mesajlar taşıyor. Ancak bu taşların çoğu Vikingler dönemine, yani yaklaşık MS 800 ile 1050 arasına ait. Erken run örnekleri oldukça nadir, bu nedenle mevcut bulgular aka bir öneme sahip.BİR KADIN YAPMIŞ OLABİLİRKeşif sürecinde, araştırmacılar Svingerud mezar alanının yeni bir otoyol ve demiryolu inşasından önce gerçekleştirilen kurtarma kazıları kapsamında detaylı çalışmalar yaptılar. Kazılar sırasında, runik yazıtların yanı sıra, kemik tarak ve demir bıçak gibi muhtelif nesneler üzerinde de yazıtlar bulundu. Bu yazıtların tercümesi zordu çünkü temsil ettikleri Cermen dilleri zamanla değişti. Dr. Kristel Zilmer, CNN’e yaptığı açıklamada, “Run taşlarının hem törensel hem de pratik amaçları olması muhtemel” dedi. Runların, hem anma amaçlı hem de günlük yaşamda kullanıldığını vurguladı. Araştırmanın kafa yazarı Dr. Steinar Solheim ise Svingerud mezar alanının tarih öncesi döneme dair önemli bir kaynak olduğunu anlatım etti. Zilmer ise “Çukur alanından çıkarılan taşlardaki yazıtlar, birdenbire fazla yazıt yazma eylemini yansıtıyor gibi görünüyor” diye de ekledi. Örneğin, taşın bir parçasında ‘idiberug’ kelimesi yer alıyor. Bu kelimenin bir kadının adı olabileceği düşünülüyor. Aynı metin yazıların bir kadın tarafından yazılmış olabileceğine işaret ediyor. Eğer bu teori doğrulanırsa, bu yazıtlar bir kadının run kazıdığına dair bilinen en eski örnek olacak.‘ZORLUK, BUNUN TAMAMLANMAMIŞ BİR BULMACA OLMASI’Ekip, ortaya çıkarılan öbür birçok ufak parça hakkında daha fazla bilgi edinmeye devam ediyor. Zilmer, “Zorluk, bunun tamamlanmamış bir bulmaca olması” diyerek önemli kısımların noksan olduğunu vurguladı. Ekip, bu parçaların bir araya getirilmesinin en iyi yolunu belirlemeye çalışıyor ve araştırmalarının henüz tamamlanmadığını anlatım ediyor. Svingerud bölgesinde daha önceki araştırmalardan üç mezar höyüğü biliniyordu, ancak yeni kazılarda dördüncü bir höyükte kremasyonlar ve iki düz mezar bulundu. Ekip, bu alanda yapılan çalışmalar sayesinde, runik yazılar taşıyan muhtelif nesneleri ve tarihi buluntuları gün yüzüne çıkardı. Dr. Lisbeth Imer, Svingerud taşının, runik yazıtların zamanla nasıl değiştiğini gösteren önemli bir buluntu olduğunu belirtti. Radyokarbon tarihlemesi, parçaların MÖ 50 ile MS 275 arasına tarihlendiğini gösteriyor. Bu tarihler, runik yazının gelişimi ve kullanımı hakkında önemli bilgiler sunuyor. Sonuç olarak, Norveçli ilim insanları, bu antik taşlarla ilgili daha fazla bilgi edinmeye ve tarihsel bağlamlarını anlamaya devam ediyor. Run yazıtlarının kökenleri, kullanımları ve tarihleri hakkında daha fazla bilgi elde etmek hem tarihsel hem de kültürel açıdan önemli bir katkı sağlayacak. CNN’in ‘World’s oldest rune stone has more pieces that contain mysterious messages, researchers say’ başlıklı haberinden derlenmiştir.