AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: Türkiye HTŞ’yi destekledi
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Türkiye HTŞ'yi destekledi, HTŞ'ye Türkiye'ye 'bu saldırıları yap' şeklinde iddialar var. Kesinlikle böyle bir şey sözkonusu...
Haberin DevamıAK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Habertürk'te gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:"HTŞ'NİN ÇIKIŞ YERİ İDLİB'Dİ"Herkesin bildiği, artık televizyonlarda ezberlediği bir sürü gücün konuşlandığı hal vardı. Asıl HTŞ'nin çıkış yeri İdlib'di. İdlib'de gerginliği azaltma bölgesi vardı. Rejim adına orada bulunanların saygı göstermesi gerekiyordu. Uzun zamandır olan bir şey vardı. Rejim İdlib'te gerginliği azaltma bölgesine saygı göstermiyordu. Biz de oradaki unsurlara 'daha fazla kan dökülmesin' diyorduk. Onun için Esad'la görüşmek istiyorduk. İdlib'deki güçler bir noktaya kadar sabrettiler. 'Herhangi bir hareketlilik içine girmiyoruz fakat rejimin saldırıları devam ediyor' diyordu. HTŞ önce kendisini savunma için pozisyon aldı. Daha sonra dokunulmaması gereken rejimin ele geçirdiği yerlere geri almak için hareket ettiler.Haberin Devamı"REJİM ORDUSU KENDİ BÖLGESİNİ SAVUNMA BAKIMINDAN ANA UNSUR DEĞİLDİ" Burayı fazla kolay alınca ilerlemeye başladılar. Görüldü ki, rejim ordusunun herhangi şekilde savaşacak kapasitesi kalmamış. O kadar süratli ilerlenildi ki, ne bir rejim unsuru direniyor ne öbür bir şey direniyordu. Aslında rejim ordusu kendi bölgesini savunma bakımından ana faktör değildi. Onun yerine savaşan vekil güçler ana unsurları oluşturuyormuş. O destekleyen unsurlarda da geri çekilme olunca rejimin mücadele etme kapasitesinin olmadığı görüldü. Esad'dan yapılan açıklamada 'Bana biricik tek mevzilerin çökmeye başladığını söylediler. Ruslar organize ettiler Suriye'den çıkmamı sağladılar' dedi."O SAATTEN SONRA YAPILAN ÇAĞRIYA ESAD BİLE ŞAŞIRMIŞTIR"Biz mevcut mutabakatlara uyulsun, bir siyasi çözüme kavuşulsun istedik. Çağrıların anlamı buydu. CHP Lideri Özgür Özel anakronik tutumu devam ettiriyor. Bizim açıklamamızla sayın Özel'in davet yaptığı zaman gerçeklik değişmiş. O saatten sonra yapılan çağrıya Esad bile şaşırmıştır. Saatler içinde harita değişiyordu. Bu rejim unsurları bundan sonra ne için savaşacaklar? Halkın desteği kaybedilmiş, Suriye Milli Ordusu, Ulusal Kurtuluş Cephesi ve HTŞ'ye kadar gruplar var. Aradan 13 yıl geçmiş. Esad'ın şimdiye kadar niye gitmediğine şaşırmak lazım. Ona verilen destekler belli.Haberin Devamı"TÜRKİYE HTŞ'Yİ DESTEKLEDİ"Hizbullah'ın Lübnan'a odaklanması gibi sahada değişen bir gerçeklik var. Alttaki destek çekilince ayakta duran bina darmadağın oldu gitti. İstihbarat başkanı, kardeşi Mahir'in kaçışından bahsediliyor. Demek ki katliam rejiminin ana kolonları durumu görüp kendilerine B planını yapmışlar. Nihayetinde onlar da ipin ucunu bırakmış.Türkiye HTŞ'yi destekledi, HTŞ'ye Türkiye'ye 'bu saldırıları yap' şeklinde iddialar var. Kesinlikle böyle bir şey sözkonusu değil. Biz 'daha fazla kan dökülmesin, siyasi bir çerçeve çıksın' dedik. Esad buna yanaşmadı."HALKA RAĞMEN BİR İŞ YAPTI"Hitler'le ilgili filmlerde görürsünüz. Brifing verirken 'Şu ordu harekete geçsin' der, 'emredersiniz' derler, dışarı çıkıp 'Yahu böyle bir ordu kalmadı' denir. 'Niye söylemediniz' denince 'söyleyemedik' derler. Esad halka dayanan bir ülke kurması gerekiyordu. Halka rağmen bir amel yaptı. Arap Baharı başladığında aka dalga oluşturup bölge ülkelerini altüst edeceğine dair değerlendirme yaptık. Sayın Cumhurbaşkanı birtakım telkinlerde bulundu; 'reformlar yapın, bu dalgayı kırılmalar, dağılmalar, çökmeler olmadan halledin' diye. Sayın Cumhurbaşkanımız Esad'a da bu telkinde bulundu. Esad bunların bir kısmını kabul etti. Türkiye'den oraya heyetler gidip gelmeye başladı.Haberin Devamı"İKİSİNDE DE YER ALAN TEK ÜLKE TÜRKİYE'YDİ"Cumhurbaşkanımızın Esad'a söylediği konulardan bir tanesi de 'Suriye'deki Kürtlere vatandaşlık ver eşitlik ver' demişti. Bugün Suriye Kürtleri diyerek PKK/PYD terör örgütünü savunan siyasi çizginin gündeminde böyle bir değerlendirme yoktu. Astana ve Cenevre süreçleri birbiriyle çelişik süreçler değildi. Bunların hepsini Suriye'deki yerel durumu gerçekleştiriyoruz dedik. Farklı bakış açıların farklı mekanizmaları vardı. İkisinde de yer meydan biricik ülke Türkiye'ydi. Bununla ilgili defalarca görüşmeler yapıldı. En başta Cumhurbaşkanımız bu telkinleri yaptığı zaman o adımlar atılabilmiş olsaydı, bu kadar kan dökülmeyecekti. Biz Arap Baharı dalgasını görüp de Suriye ile görüşmeye başladığımızda ABD'den gelen tepki 'haydut bir devletle görüşmeyin' olmuştu. Eksen kaymasıyla ilgili propagandanın en zirveye çıktığı konulardan birisi bölge halklarını korumak üzere geliştirilen inisiyatif çerçevesinde Esad'la yapılan görüşmelerdi. Daha sonra John Kerry gitti oraya ziyaret etti. Cumhurbaşkanımızın 'sahada kan dökülmesin' dediği gerçeklik ile Özgür Özel'in yaptığı çağrıdaki gerçeklikle birbirinin ilgisi yok.Haberin Devamı"CUMHURBAŞKANIMIZ NET VE SABİT DURDU"Bu unsurlarla yani HTŞ, Suriye Milli Ordusu, Ulusal Kurtuluş Cephesi ile ilişkisi olan biricik ülke Türkiye. İkincisi Türkiye'nin şöyle ayrıcalığı var, Türkiye Suriye halkının gerçekten desteklediği muhalif gruplarla temas kuran ülke. İlk başta Esad'a muhalif olanların tamamı bir müddet sonra 'Esad buradan gitmiyor' diye pozisyon değiştirdiler. İlk baştan itibaren 'Esad bu şekilde devam etsin' diye tutum içinde olmadık. İstihbarat örgütleri görüşüp ajanda olgunluğu oluşturacaktı. Dışişleri Bakanları görüşülecek sonra Cumhurbaşkanımız tasdik verirse Esad'la görüşmeler gerçekleşecekti. Yoksa 'kan dökmeye devam edin' değil. Cumhurbaşkanımız net ve sabit durdu. 'Esad yaptığı katliamlara devam etsin biz de onu kabil-i muhatap şekilde görelim' şeklinde değil. Rejimin yaptığı saldırılara bakın. İçin için kaynayan bir koza gibiydi.Haberin DevamıTRUMP'IN AÇIKLAMASITrump'ın açıklamalarına baktığınızda gayet temkinli ne olacağını öngörmeye çalışan biraz da Türkiye'nin yol göstericiliğini talep eden bir tavır. Bu konuda en net tutum Türkiye olduğu için. Bütün muhalif grupların tamamıyla teması olan biricik ülke Türkiye olduğu için bu tablo ortaya çıktı. Şimdi hem Suriye hem Türkiye bayrağını taşıyorlar. Niye öbür bir ülkenin bayrağını taşımıyorlar. Yayınlarda da gördüğünüzde Türkiye ve Cumhurbaşkanımızla ilgili ilgi ve alakanın ne kadar yüksek olduğunu görüyoruz. Hadisenin en zor zamanında bile Türkiye tutumunu değiştirmedi. Katliam şebekesinden kaçanlara en aka desteği ve korumayı Türkiye sağladı."BİZ SAHAYI ANKET FİRMALARINDAN DAHA İYİ GÖRÜYORUZ DEMİŞTİM"Ölümlerden kaçanlarla ilgili olarak siyasetin ağır gündemi vardı. Birtakım faşizm üslubu üzerinden ırkçılık yapanların anketlerde yükselişlerinden bahsediliyordu. Hatta sayın Kılıçdaroğlu'nun önde olduğuna dair bir sürü anket yayınlandı. Biz sahayı anket firmalarından daha iyi görüyoruz demiştim. Türkiye'nin politikasının 14-28 Mayıs seçimlerinin kaybedilmesine yol açacak kadar aka siyasi dalga oluşturulduğuna dair aka mutabakat varken en kritik zamanda Cumhurbaşkanımız 'Asla ölüme gönderemem sahip çıkmaya davam edeceğiz' demiştir. AK Parti'nin siyasi yürüyüşünde, Cumhurbaşkanımızın siyasi yürüyüşünde bile isteye alınan risklerden biriydi. Rejim esasında Lazkiye merkezli alana sıkışmıştı. Biraz Şam'da vardı. Aşağıda Amerikalıların grubu vardı. Sonuçta rejimin sosyolojik bir desteği yoktu. PKK'yla ilgisi olmayan aka bir Kürt kitlesi var. Araplar ve öbür tüm unsurlar, mezhepler, Türkmenler bir araya gelince aka bir sosyolojik yekün oluşturuyordu. Oradaki Nusayrilerin bu olaylarda hiçbir günahı yoktu fakat orada bir azınlığa dayanıyordu rejim.İSRAİL'İN KATLİAMLARI7 Ekim olayları olduktan hemen sonra Netanyahu herhangi şekilde savunmadan bahsetmedi. 'Bölge haritaları değişecek' dedi. Ondan sonra arz-ı mevud'dan, Davit koridorundan bahsetti. Bir izah daha yaptı 'Bakın dediğim çıktı, Lübnan, Suriye, İran eski gibi değil' dedi. Netanyahu'nun yaptığı tüm sureci bahane ederek yeni işgal politikası olduğu ifademizin teyididir. Lübnan'ı bombalıyor, Gazze'de soykırım gerçekleştirdi. 1967'den beri işgal altında tuttuğu Golan tepeleri var. Kuvvetlerin ayrıştırılması anlaşmasını ihlal ederek Hermon dağının arkasına geçti. Savunma Bakanı Hartz, 'Buradaki yerleşimler için teşvik uygulamasına geçeceğiz' dedi. Burada teo-politik dediğimiz bölgeyi altüst edecek planların konuşulduğu belli. İsrail Ordu Radyosu 'Biz Suriye'nin askeri kapasitesini yüzde 70-80'ini yok ettik' diyor. Bölgede kendi güvenliğini sağlayacak ülkeler olmadığı zaman geçmişte Afganistan gibi tabloların oluşması muhtemeldir. Netanyahu fazla daha aka bir yıkım tablosu gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu fazla daha aka sıkıntılı reaksiyonların doğmasına yol açabilir."BÖYLE SAÇMA ŞEY OLUR MU?"Bugün üzüldüğüm bir şey oldu. Sayın Özgür Özel diyor ki, 'Suriye'deki duruma bir İsrail bir de AK Partililer seviniyor' diyor. Bu izah ahlaki olarak sorunlu siyasi olarak fazla yanlış. Bu radde vahim bir açıklamanın yapılması. Biz Suriye'de kapsayıcı hükümet olsun istiyoruz. Herkesin temsil edildiği Suriye halkın iradesi ortaya çıksın. Suriye üniter bir devlet olsun istiyoruz. Terör örgütünün dayatma yaptığı tablo ortaya çıkmasın diyoruz. Bunu diyen AK Parti, umumi başkanımız Cumhurbaşkanımızla Suriye'yi bombalayan İsrail'i bir tutuyor. Kuvvetlerin anlaşmasını ihlal eden İsrail'i bir tutuyor. Geçmişte CHP'de Hikmet Çetin, Şükrü Elekdağ gibi bilgece davranan, hariç politikada üstat sayılabilecek isimler yetişti. Şu anda bir işgalciye kazanan demek doğru mu? Bu mantıkla bakılırsa Allah göstermesin, Gazze savaşının kazananı da İsrail cümlesi menfaat buradan. Böyle saçma şey olur mu? İsrail kaos yaratarak istifade etmeye çalışıyor deniyorsa bu öbür bir şeydir. Özel'in vahim cümlesi de fazla öbür şeydir. Başka ülke memnundur değildir bizi ilgilendirmez. Birisi çıkıp da bu cümleye karşı 'Esad'ın gitmesinden en fazla üzülenler Esad'ın kendisiyle CHP yönetimi' dese buna karşı çıkarım. Lafın nereye gittiğini bilmiyorlar. Böyle bir hariç siyaset cümlesi olur mu? CHP'liler diye umumi tümce kullansalar, 'CHP'li vatandaşlara saygısızlık ediyorsunuz' diye en başta ben karşı çıkarım. Kimin haddine düşmüş Türkiye ile İsrail'i yan yana getirmek, AK Partililerle İsrail'i yanyana getirmek. AK Parti ile İsrail'i Suriye'de yan yana getiren Esad rejimi ile yanyana duranlardır demektir, bu kadar net."BİZ 'SURİYE SURİYELİLERİNDİR' DİYORUZ"Adını nasıl koyarlar bilmem. Biz Mısır'da bunu söylediğimizde orada bir literatür tartışmasından bahsedildi. Önemli birisi dedi ki, 'Biz laikliğe siyaset-i medeniye' diyelim dedi. İslam dünyasına fazla lüzumlu bir şey demişti. Halid Meşal bunu Mısır'da söylemişti. Söylediği şuydu; Sünni Şii'ye, Şii Sünniye saygı gösterecek... Bütün etnik, dini grupların bir arada yaşadığı model. Biz 'Suriye Suriyelilerindir' diyoruz. Suriye özgür, müreffeh, müstakil davranışı olan bir yer olsun istiyoruz. Ama bir tecrübemiz var. Kapsayıcı idare modeli çıkmazsa bu sefer maalesef kazanımlar kaybediliyor, daha aka çatışmalar çıkıyor. Ortada ortak irade modelinin ortaya çıkması lazım."HTŞ LİDERİ COLANİ İLE AB İRTİBAT KURDU"Bazı batılı ülkeler sadece şunu söylüyorlar. Suriye'nin tamamının ne olacağı umurlarında değil. Azınlık meselesine dikkat edin, diyorlar. Bunu söyleyenlerin yüzde 90'ı kendi memleketlerinde azınlık meselesini çözememiş. Bunların bir kısmı gelişmiş ülke. Siz kendi azınlık sorununu çözemezsiniz, Suriye'ye model dayatıyorsunuz. Burada tesir üretmek değil Suriye'ye yardımcı olmak. Bizim yürüttüğümüz diplomasi, tüm çevrelerle, ABD ve Avrupa iç bu istişareleri sürdürüyoruz. HTŞ Lideri Colani ile AB irtibat kurdu. Şu anda 'listede böyle o yüzden temkinliyiz fakat görüşüyoruz' deniliyor. Resmi yöneticiniz görüştükten sonra bu fiilen ortadan kalkmış oluyor. Kazansa bile terörist olarak kalanlar var. Hakikati kuvvet mü belirliyor, kuvvet mü hakikati belirliyor. Bu ayrıca konuşulması gereken konu. Bu iki kavram ne kadar birbirine geçiyor ve sentez oluşturuyor."TÜRKİYE'NİN COLANİ İLE GÖRÜŞMESİ BUGÜN DEĞİL Kİ İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ HEP GÖRÜŞÜYORDU"Türkiye'nin Colani ile görüşmesi, Suriye Milli Ordusu ve ufak gruplarla görüşmesi bugün değil ki. İstihbarat örgütleri hep görüşüyordu. Amerika'nın bu şekilde nitelemesine rağmen istihbarat örgütleri Amerika'nın onlarla hiç görüşmüyor mudur? İstihbarat örgütleri herhangi şekilde görüşmezse sahada ne olup bittiğini bilemez. Bizim istihbarat örgütlerimiz sahadan hiç çekilmedi. Sahadaki gerçeklik ile masadaki duruşumuz arasında senkronize bağlantı var."SURİYE'DEKİ İNSANLAR NORMAL BİR HAYAT İSTİYOR"Bunu en fazla arzu eden PYD/YPG, HTŞ ile Özgür Suriye arasında bir şey çıkması için. Zaten hep beraber şu anda sahada her şey mükemmel gidiyor diye bir şey yok. Türkiye'nin tutumu, istihbarat ve askerlerimizin varlığı oradan Türkiye'ye gelecek dalgayı önlemeye yönelikti. Baas rejimin kes kopyala yapıştır şekilde bir modelin yapışmaması. Büyük bir savaşın çıkmaması. İdlib'i yönetmekle Suriye'yi yönetmek ayrı kuşkusuz. Dikkat edin şunlar da saygıdeğerdir; en başta rejimden yana olan suçluların rövanşist yaklaşımla yargılanmayacağı bunu mahkemeler yoluyla yapılacağı söylenmesi. Rejimin anayasasının gözden geçirileceği söylenmesi. Hristiyanların eman altında olması, onlara kesinlikle dokunulmayacağı. Deniyor ki, 'devrimden devlete geçmemiz' lazım. Biz de 'herkesi kapsayıcı devlet modeli ortaya çıksın'. Felaket senaryosu olacak diye İsrail kazandı demek doğru ne de her şey güllük gülistanlık demek doğru. Mesele şimdi başlıyor. Söylenen sözlerden önce atılacak adımlar önemli. Esad gibi kanlı diktatöre karşı savaşmış gruplar Suriye'de birbiriyle çatışmadan, risklere girmeden bunu yaparlar dileyelim. Suriye'deki insanlar normal bir ömür istiyor. Tankı alıp manava çevirmiş. Burada diktatörün gönderilmesi başarıdır fakat işin başlangıcıdır. Kötü senaryolar ortaya çıkabilir, aka riskler vardır. Bunu Libya'da, Yemen'de gördük. Bazı Arap ülkelerinde deprem 70 kere 80 kere değişti. Bugün Suriye'nin toprak bütünlüğünü istemeyenlerin, milli egemenliğine saygı duymayanların HTŞ ile Suriye Milli Ordusu arasında çatışma çıksın istiyor."DESTEKÇİ OLUNMAYINCA BAŞKA SEMPTOMLAR ÇIKIYOR"Bugün söylenen şeyler, Türkiye'ye verilen mesajlar gayet makul. Türkiye'nin, Suriye halkının milli egemenliği, toprak bütünlüğü bağlamında söylediklerinin takdirle karşılandığı değerlendiriliyor. Devrim yapan gruplar bir kısmı kendi tabanını ikna etti bir kısmı edemedi. Bu süreç içinde netleşecek. Bu kendi içinde evrile evrile gidecek. Bazı yerlerde bunlar gerçekleştiği zaman Batılı ülkeler 'Burada demokratik arayış var, size yardımcı olalım' demek yerine yargılayıp, dışladılar, sırf dini motife sahip olunduğu için. Kapsayıcı, inanç özgürlüğüne saygı duyan modelde destekçi olmak lazım. Destekçi olunmayınca öbür semptomlar çıkıyor."TÜRKİYE'NİN BURADAKİ BÜYÜK TECRÜBESİ SİYASİ YAZILIM"Türkiye'nin buradaki aka tecrübesi siyasi yazılım. Geleneği ile barışmış ülkeler çağdaş siyasi yönetimin gerekleriyle kavgalılar. O zaman yönetimle sosyoloji arasında kopuş oluyor. Türkiye'nin AK Parti döneminde yaşadığı aka dönüşüm, hem sosyoloji ile tabii bağlar kurması, geleneği ile sağlıklı ilişki kurması aynı zamanda en çağdaş siyasi açılımlarda kapasite üretmesidir. Bu bir ilham kaynağıdır. Herkes kendi metodlarına göre uygulayabilir. Suriye'nin geleceğine karar verenler Suriyeliler olsun. Türkiye tüm deneyim ve kapasiteyle burada duruyor. Cumhurbaşkanımız demokratik yollarla seçilmiş dünyada en tecrübeli lider. Tanımadığı küme yok. Şahit olduğu olaylar, yönettiği, takip ettiği, sonuçlandırdığı olaylar belki 200 yıllık zaman dilimine sığacak bir şey. En son Somali ile Etiyopya arasındaki uzlaşma. Muhataplığı göz hizasındadır, yukarıdan bakmak değildir. İşbirliği olsun, kazan kazan modeline geçilsin. Herkesin egemenliğine, milli onuruna sahip çıkılsın, dediğimiz budur. Burayı uydu devlet haline getirelim diyenler her zaman zararlı çıktı. Biz herhangi bir yerin uydu devlet, çökmüş devlet olmasını istemiyoruz. Eşit ilişki kuralım ve birbirimize yardımcı olarak bu yolu yürüyelim."BİR DİYALOG GÖZÜKÜYOR"Ruslarla iyi bir diyalog geliştiriyor muhalif gruplar. 'Temas kurduk' deniyor. Bir diyalog gözüküyor. Dünyanın birçok yerinde gördüğümüz şudur; genelde aşırı şahin ve savaşanlar sivillerdir. Savaşanlar bedel ödemişler, ülkelerine gelen maliyeti görmüşler. Batılı gözle baktığınızda bazı toplantılarda radikal olarak yaftalanacak bazı kimselerin yanına bazı toplantılarda Batılı siyasetçileri oturttuğumuzda önce hafit bir 'bu doğru oldu mu' tutuma girdiler. Buna fazla tanık olduk. Toplantının sonunda, yemek bittiğinde baktık ki onlar sohbet ediyorlar. Yani dönüşme fırsatı vermek. Bu başkalaşma değil. Herhangi bir şey yaptığınızda duvar örüyorsanız, yaptığınız şey değerler açısından doğru olsa bile doğru sonuç doğurmuyor. Eğer köprü kurabiliyorsanız yürüme modelleri geliştirebiliyorsunuz. Cumhurbaşkanımızın siyasi tecrübesinin eşsiz bir tarafı var. Resmin tüm taraflarıyla görüşen yegane önder Cumhurbaşkanımız.SURİYELİLERİN DÖNÜŞÜO kadar misli değil. Tabii ki geri dönüş politikası var. Biz 'bu insanlar katliamdan kaçıyorlar' dedik. Cumhurbaşkanımız 'Suriye'nin içinde güvenli bölge oluşturalım' dedi. Obama'nın iki tane kırmızı çizgisi vardı. Esad rejimi hava kuvvetlerini kullanırsa vuracağım dedi, Esad rejimi hava kuvvetlerini kullandı fakat vurmadı Obama yönetimi. Kimyasal silah kullanırsa vururum dedi Obama. Kimyasal da kullanıldı fakat Obama yönetimi vurmadı. Uçuşa yasak bölge olsaydı, Obama verdiği sözü tutsaydı, kalkan oluşsaydı bu göç meselesi ortaya çıkmayacaktı. Kobani meselesinde Obama, Cumhurbaşkanımızı aradı 'Kobani düşüyor, bunlar için ne yapıyorsanız yapın' dedi. O zaman Kuzey Irak'takilerin Kobani'ye yardım etmek için koridor açıyoruz fakat PKK bunu engelledi. Rudow Haber Ajansı'nda bile Kuzey Irak'taki peşmerge Kobani'ye yardım etmeye gidiyor PKK bunu engelliyor diye haber çıktı. PKK'nın umurunda değil Kürtler. Kürt çocukları PKK'nın umurunda değil. Burada birçok Batılı devletin farklı hesabı var. Şimdi de bugün Fransa adına yapılan açıklamayı gördüm. Herhangi şekilde Suriyelileri düşünen yok. Suriye'deki Fransız etkisini düşünüyor. Suriye'nin içindeki küme A devletine, öteki B devletine bir öteki bize yaslanıp da amel yapmasın. Suriye'nin patronu olmasın, Suriyeliler patron olsun. Cumhurbaşkanımız eşsiz duruşuyla Suriye halkının tamamının yanında olduğunu göstermiştir. Gelinen noktada şu anda Baas rejiminin benzeri nerede var? PYD/YPG bölgesinde var. Baas rejiminden kalan en önemli artıklardan bir tanesi. Onurlu ve gönüllü dönüş dedik. Güvenliğin sağlanmasıyla ilgili çalışmalar yapılıyor. Orada aynı zamanda bir ekonominin oluşması. Tarım yapıyorsa, zeytin yetiştiriyorsa. Onlar da ilk aldıkları kararla maaşlara yüzde 400 zam dediler. Türkiye'nin onlara yardımcı olabileceği bir sürü şey var. Modeller üzerine çalışılır. 'Arkanızdan kapıyı kapattık' denmez. Biz sadece geri dönüşle ilgili konuşuyoruz. Bugün bir ülkenin yetkilisi 'Bu amel daha bitmedi' diyor. Ne demek istiyor? Neden bahsediyor? Yüzde 100 doğru olduğunu söyleyebilirim; YPG/PYD adına konuşan birisi 'Esad rejimi göçtükten sonra Türkiye'de bizi sıkıştırıyor DEAŞ mevzi kazanmaya başladı' diyor. O DEAŞ unsurlarının PKK'lılar olduğuna hiç kuşkum yok. DEAŞ elbisesi giymiş PKK'lılar. Batı onları DEAŞ kreşi işletsin diye bekçi olarak değerlendirmiş ya. Biz fazla geçmiş zamanlarda birisini yakalıyoruz. Adam terörist olarak PKK'da faaliyet gösteriyor daha sonra DEAŞ'ta faaliyetlere katılmış aynı zamanda AB üyesi bir ülkenin istihbaratıyla bağlantılı. YPG/PYD'nin şu anda elinde biricik ceviz ne? Orada yaptığı uygulama mikro Baas rejimi. Rakka'da ne işi var? Kürtler, Araplar, Türkmenler herkes kadim yerlerinde otursun. Nasıl ki DEAŞ Arapları temsil etmiyorsa PKK Kürtleri temsil etmiyor."HTŞ İLE SURİYE MİLLİ ORDUSU ARASINDA ÇATIŞMA ÇIKSIN İSTİYORLAR"İki şeye oynuyorlar Türkiye-İsrail arasındaki gerilimi YPG, Suriye'ye taşımak istiyor. HTŞ ile Suriye Milli Ordusu arasında çatışma çıksın istiyorlar. Bir gün Meclis'te konuşurken bir milletvekili çıktı, DEM Parti'nin seleflerinden bir parti. Orada bunların nasıl demokrasi kurduklarını söyledi. Cumhurbaşkanımızı suçladı. Cumhurbaşkanımız 'Suriyeli Kürtlere eşit vatandaşlık ver' derken, o zaman bunların gündeminde Suriye Kürtleri diye konu yoktu. Suriye Milli Ordusu Deyrizor'a ilerlerken YPG'ye ilerlemesin diye Amerikan uçakları iki köprüyü havaya uçurdu."SURİYE'DE EN GÜVENİLEN ÜLKE TÜRKİYE"Biz Cumhurbaşkanımızla ilgili kanaatimizi yabancı devlet başkanlarının iltifatlarına ya da yergilerine göre yapmayız. Bugün Özgür Özel ona da değinmiş. Siz Suriye Milli Ordusu'na konuşun 'en güvendiğiniz ülke kimdir' diye sorun. Ellerinde Türkiye bayrağı var. Kutlama yapan insanların elinde Suriye ve Türk bayrağı var. Bu eylemi gerçekleştirenlerin sosyolojik zemini en önemli dost ve kardeş olarak Türkiye'yi görüyor. 'Bunun arkasında Türkiye var' anlamına gelmez bu."RUS VE İRAN DESTEĞİ GELMESEYDİ SURİYE'YE ÇOK ÖNCE YIKILACAKTI"HTŞ bu işi nasıl yaptı? deyip birileri 'Arkasında Türkiye ya da CIA vardı' demeye getiriyor. Rus ve İran desteği gelmeseydi Suriye'ye fazla önce yıkılacaktı. Esad farklı tavır alsaydı bu tablo hiçbir zaman görünmeyecekti. Farklı mezhep gruplarını tahrik etmek için birtakım görüntüler yayınlanıyor. Birisi gitmiş Hz. Zeyneb'in türbesine saygısızlık ederek aklınca İran'a mesaj göndermeye çalışmış. Bunlar ya öbür ülkelerin istihbarat elemanlarıdır. Ya da bu devrimi gerçekleştiren gruplar içinde çatışma çıkarmaya çalışan görevlilerdir. Bu PKK'dan da DAEŞ'ten de çıkabilir. Hz. Zeyneb'in türbesi bizim yüreğimizin titrediği mekândır. Bunlar bilinen provokasyonlardır. İstihbarat arşivleri çıksın Esad'ın İsrail'le ne kadar içli dışlı olduğunu göreceğiz. Cumhurbaşkanımız bir diplomatla konuşurken, muhatabı 'Esad direniş cephesinin yumruğudur' dedi. Cumhurbaşkanımız 'Herhangi İsrail saldırganlığa karşı bu yumruğun çalıştığını gösterebilir misiniz' dedi."PYD'NİN SON KULLANMA TARİHİ GEÇTİ"Yukarımızda bir cenk var. Aşağıda askeri hareketlilik oluyor. Bütün bu süre içinde TSK'nın ortaya çıkan çatışmalarla ilgili analizleri yüksek isabete sahip. Hangi harekatın nasıl sonuçlanacağına dair değerlendirmeleri de son radde yüksek isabetle tespit edildi. Silahlı kuvvetlerimizin bu kapasitesiyle gurur duymak olur. Rafta bir ürün olur, son kullanma tarihi geçmiştir. PYD böyle bir şey. Son kullanma tarihi geçti fakat rafta duruyor. Muhtemelen mevzuyu buraya getirecekler, 'bunlara herhangi şekilde dokunmayın' dediler. Bu beyanların dışında 2 gündür PYD/PKK çevresinin attığı çığlıklara bakınca, sahadaki gerçeklikte bir değişim olduğu gözüküyor. Bu istediğimiz noktada değil. Suriye'nin ordusu dışında hiçbir silahlı kuvvet istemiyoruz diyorlar. PYD/YPG'nin böyle bir tabanı yok. Orada öbür Kürt gruplar var. Bunların her biri PYD/YPG'yi destekliyor diye bir şey yok. Aktif petrol kaynakları, doğalgaz kaynakları ne hikmetse PYD/YPG'nin olduğu bölgedir.ABD istediğimiz noktada değil, bu söylemlerin sonuçlarını görmemiz lazım. Amerika YPG'yi vekil kuvvet olarak kullanıyordu. Batıyı bir koalisyonda tutabilmek için 'DEAŞ'a karşı' diyordu. DEAŞ'lıların bulunduğu hapishaneye PYD/YPG bekçilik yapıyordu. Biz baştan beri terör devletçiği kurulmasına müsaade etmeyeceğiz dedik. Bugün Suriyeliler de herhangi şekilde silahlı kuvvet istemediklerini anlatım ediyorlar zaten."IRAK'TA, LİBYA'DA YAŞANANLAR SURİYE'DE YAŞANMAMALI"Biz İsrail'in yaptığı soykırıma karşıyız. Birisi İsrail'e karşı mücadele ediyor diye onun katliamını görmezden gelecek halimiz yok. Sırf bu sebeple İsrail'e karşıdır diye Esad'ın katliamın kabul edilebilir bir tarafı mevcut mı? Irak'ta, Libya'da yaşananlar Suriye'de yaşanmamalı, kimse patronluk yapmasın diye düşünüyoruz. Başkan Trump'tan gelen cümleler NATO konusunda Avrupalılara 'elinizi taşın altına sokun' yaklaşımıdır. Macron aka gaf yapıp 'NATO'nun beyin ölümü gerçekleştirmiştir' dedi. Daha sonra 'Avrupa Ordusu' lafını kullandı. Biz Avrupa'da bir yerde Boris Johnson'la karşılaştık. Johnson'a 'Avrupalılar Avrupa Birliği Ordusu kurabilir mi?' dedim. O da 'sadece 5 yıl bu ordu hangi dili konuşacak tartışılır' dedi.Bütün bu tablo içerisinde bir tane kilit aktör var. Şimdi Özgür Özel diyor ya Erdoğan haksız çıktı diye. İlk andan itibaren daha bu olaylar olur olmaz hatırlayın Cumhurbaşkanımız Putin ile görüştü. Tabloyu da anlattı. Bu durumun sürdürebilir olmadığını anlattı. İran bölgenin önemli bir gücü. Türkiye burada bir sinerji peşinde. Patronaj peşinde değil.