Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan Suriye değerlendirmesi: Rejim kendi çıkarlarını düşündü
Meclis Bütçe görüşmelerinde açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, devrik rejimin kendi çıkarlarını düşünerek hareket ettiğini ve halkını tehdit...
Haberin DevamıTBMM Genel Kurulu'nda, Meclis, Kamu Denetçiliği Kurumu, Anayasa Mahkemesi, Sayıştay, Adalet Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığının 2025 yılı bütçelerinin görüşmelerine başlandı. Görüşmelere katılan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, konuşma yaptı.Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın açıklamaları özetle şöyle:Günümüzde fazla uluslararası sınamalar iç içe geçmiş durumda, aynı zamanda birbirlerini tetiklemektedirler. Bu durum, söz konusu sınamaların bertaraf edilmesini daha da güçleştirmektedir. Bu sınamalara mukabele güçlü bir uluslararası yapılanma ve danışmayı gerektirmektedir.Ancak maalesef uluslararası sistem bu sınamalara yanıt vermekten uzaktır. Uluslararası normlar daimi bir aşınma halindedir. Bu nedenle 2025 yılı uluslararası alanda belirsizliklerle dolu bir devre olacaktır. Değerli milletvekilleri, kırılgan bir coğrafyanın merkezinde olan ülkemizin müreffeh bir geleceğe sahip olması, ancak ve ancak bu risklerin önceden doğru bir şekilde tahlil edilmesi ve bunlarla tesir şekilde mücadelesiyle olası olur.Haberin DevamıBu nedenle, Türkiye bir yandan küresel dönüşümleri yakından takip ederken, bir yandan da milli çıkarları ve hedefleri doğrultusunda etkin, yönlendirici ve belirleyici bir hariç siyaset izlemektedir. Dışişleri Bakanlığımız, milli emniyet sistemimizin temel bir usulüdür. Dolayısıyla bakanlığımız, köklü diplomasi geleneğinden aldığı güçle ülkemize yönelik tehditleri bertaraf etmek için yılmadan çalışmaktadır. Türkiye 261 hariç temsilciliği ile en geniş diplomatik ağa sahip 3. ülke durumundadır. Geniş diplomatik ağımız bize ön müşteri politikalar izleme ve muhataplarımız nezdinde güçlü girişimler yapma imkanı sağlamaktadır. Ülkemiz, sağdaki güçlü mevdudiyetinin yanı dizi fazla taraflı platformlarda da etkin politikalar yürütmektedir. Ülkemizin yoğun girişimleri neticesinde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği'ne Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu seçilmiştir. Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu'nun değişik coğrafyalardan farklı stratejik çıkarları temsil eden 57 ülkenin oylamasıyla seçilmiş olması, ülkemizin saygınlığına ve yürüttüğü hariç politikaya güvenin önemli bir yansımasıdır.Haberin DevamıSURİYE YENİ BİR DÖNEME GİRİYORSuriye halkı ve Suriye 8 Aralık itibariyle yeni bir döneme girmiştir. Suriye krizinin başladığı ilk günden itibaren 13 yıldır devletimiz tüm kurumlarıyla bu krizi fazla yakından takip etmektedir. Malumunuz Suriye sadece Türkiye'nin komşusu olmakla kalmıyor, öbür ülkelerinde komşusu ve aynı zamanda küresel ve bölgesel hegemonyaların menfaat arayışında olduğu, tertip kurduğu, oyun kurduğu bir bölge haline gelmiştir. Adeta bir matruşka gibi oyun içinde oyunun düzenlendiği, herkesin farklı stratejik hesaplarının yapıldığı, bu stratejik çıkarların kimin ne zaman nerede işine yarayacağının belirlenmediği, belirsizliklerle dolu farklı oyunların oynandığı bir coğrafyada, Türkiye'nin 13 yıldır yürüttüğü stratejik sabırla, hikmetle, aka bir azimle, dikkatle, ördüğü siyaset bugün itibariyle öbür bir noktaya evrilmiştir.Haberin Devamı2016'dan itibaren Türkiye-Astana süreci ile çatışmaların durdurulması sağlanmıştır. Malumunuz hem önceki görevimde hem şimdiki görevimde 13 yıldır krizin tüm aşamalarında, tüm boyutlarında, tüm muhataplarıyla beraberdim. Fakat rejim yaratılan zamandan ülkenin fazla yönlü sorunlarının çözümü için istifade etmemiştir. Bakın 2016'da cenk durduruldu, muazzam bir zaman vardı. Bu zaman içerisinde rejim ve müttefikleri kendi halkına demokratik, kuşatıcı bir anayasa, bir umut, iyi bir altyapı verebilirdi. En azından bunun için çalışma yapabilirdi. O da olmadı, ben bunu nasıl yapabilirim diye bizimle konuşma masalarında bunu konuşabilirdi. Defalarca bir yerlere geldiğimiz anlar oldu. Hiçbirinde kendi halkını tehdit görme dışında öbür bir yaklaşım görmedik. Bizim biricik bir artımız vardı ülke olarak. Her zaman için niyetimiz net, samimi, metodumuzda şeffaftır.Haberin Devamı'REJİM KENDİ ÇIKARLARINI DÜŞÜNDÜ'Gün geçtikçe devlet siyasi, ekonomik ve sosyal açıdan maalesef çöküşe doğru gitmiştir. Özellikle son iki yılda olayı yakından takip eden arkadaşlar bilirler, devlet tüm yapılarıyla iflas etmiş durumdaydı, sadece ufak bir dokunuş bekliyordu. Cumhurbaşkanımız bunu gördüğü için geçen yıldan itibaren aradaki tüm mekanizmaları, hastaneden itibaren bürokratik düzeyde, siyasi düzeyde kurulmuş ne kadar mekanizma varsa bunların hepsini bir kenara iterek kendisi direkt olaya müdahil oldu. Çünkü okuduğu raporlardan, yaptığı gözlemlerden olayın nereye gittiğini görüyordu ve kendisi en yüksek ağızdan en yüksek teklifi yaptı. Buna da karşılık alamadı fakat bu onların karşı karşıya kaldığı sonu önlemedi maalesef. Halktan yükselen memnuniyetsizlik dalgası, rejimin saldırıları nedeniyle yaşanan sivil kayıplarda birleşince Suriye rejimi tarihe karışmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın Suriye'de yaklaşan süreci öngörerek ülkemizle diyaloğun başlatılması ve muhalefet ile milli uzlaşının sağlanması çağrısında bulunmuştur. Ancak maalesef rejim Suriye halkı yerine kendi dar çıkarlarını düşünerek bu fırsatı değerlendirmemiştir. Suriye halkına her zaman her hal ve şartta elini uzatan Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle Türkiye olmuştur. Uluslararası toplumun Suriye halkını kaderiyle kafa başa bıraktığı bir ortamda Türkiye biricik başına Suriye halkının yanında durmaya devam etmiştir.Haberin Devamı"kriz merkezini aktive ettik"Geçen hafta Rusya, İran ve Arap ülkeleriyle gerçekleştirdiğimiz fazla sayıda temasın yanı sıra, şimdi de pek fazla ülkeyle yoğun bir diplomasi trafiği yürütmekteyiz. Bu görüşmelerin de ışığında, uluslararası alanı yönlendirmeye, ülkede kurulacak dengelerin sağlıklı, sürdürülebilir ve ülkemizin çıkarlarını gözetecek şekilde olması yönünde çalışmaktayız. Suriye'deki gelişmelerini izleyebileceği seyir, ülkemize yönelik olası yansımalarıyla beraber etraflıca değerlendirmekte ve bu bağlamda lüzumlu tedbirler alınmaktadır. Suriye'den tahliye süreçleri ve sınırımızdaki hareketlilik bağlamında kriz merkezini aktive ettik. İSRAİL'İN SALDIRGANLIĞIDeğerli milletvekilleri, İsrail'in uluslararası hukuku gene yok sayarak, bu kere Suriye'deki gelişmelerden menfaat sağlama çabalarına sürat verdiğini de maalesef görmekteyiz. Suriye topraklarına giren İsrail, işgalci zihniyetiyle Suriye'nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü hedef almaktadır. Suriye halkının barışa ve huzura yaklaştığı süreci tehlikeye sokmaktadır. Gazze'yi yerle bir eden İsrail, şimdi de Suriyeli kardeşlerimizin geleceğini tehdit etmektedir. Netenyahu açıkça Golan Tepelerinin İsrail toprağı olduğunu açıklamakta beis görmemektedir. Zihniyet değişmiyor. İsrail'in saldırganlığı, mezalimi ve hukuksuzluğu devam ediyor. Türkiye olarak her zaman olduğu gibi Suriyeli kardeşlerimin yanında durmaya devam edeceğiz. Öte yandan herkes şunu da iyi bilmeli ki, Suriye'nin terörizmin yuvası olmasına ruhsat vermeyeceğiz.Filistin konusunda siyasi, ekonomik ve diplomatik hamlelerimizin yanı dizi hukuki alanı da ihmal etmedik. İsrail'in uluslararası hukuk önünde mesul tutulması için uluslararası mekanizmaların işletilmesine gayret etmekteyiz. Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanı'nda açılan davaya müdahillilk başvurusunda bulunduk. Uluslararası Adalet Divanı'nın aldığı istişari kararı ve ceza mahkemesini çıkardığı yakalama kararı, adaletin tecellisi ve soykırım sorumlularını cezalandırması için önemli bir adımdır.2 DEVLETLİ ÇÖZÜM VURGUSUUluslararası platformlarda fazla sayıda girişimlerde bulunmaya devam ediyoruz. Son olarak, İsrail'e silah satışının durdurması için Birleşmiş Milletler'de ortak mektup girişimine öncülük ettik. 52 devlet ve 2 uluslararası kurum mektuba ortak imzacı olmuştur. İsrail, bölgedeki saldırganlığını bazı ülkelerin diplomatik, ekonomik ve askeri yardımıyla sürdürmektedir. Bu nedenle, İsrail, uluslararası toplum içinde tecrit etmek için de gayret gösteriyoruz. Ülkemizin de üyesi olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi Temas Grubu, , insani yardımların ulaştırılması, Filistin'in devlet olarak tanınması için 18 ülke ve uluslararası kuruluşu ziyaret etmiştir. Bu süreçte 9 ülke daha Filistin'i tanımıştır. Orta Doğu'da kalıcı barış, İsrail-Filistin meselesinin 2 devletli çözümünden geçmektedir.