Numan Kurtulmuş’tan yeni anayasa açıklaması: Türkiye artık 12 Eylül Anayasası’ndan kurtulması lazım
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin artık 12 Eylül Anayasası'ndan kurtulması gerektiğini belirtip, Ümit ederim ki en kısa sürede şu bütçe görüşmeleri...
Haberin DevamıKurtulmuş, NTV'de diri yayınlanan Özel Röportaj programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve CHP milletvekillerinin, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile Plan Bütçe Komisyon Başkanı Mehmet Muş'un, bütçe görüşmelerinin yapıldığı salona girişini engellemeye çalışması üzerine yaşanan arbedenin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, milli iradenin merkezi olan TBMM'de bu durumun yaşanmasının hoş olmadığını, mani çıkarmanın son radde yanlış olduğunu, yakışmadığını söyledi.Yeni anayasa çalışmalarına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, kategorik olarak Meclis'in yeni anayasayı yapma yetkisine, gücüne ve kabiliyetine sahip olduğunu belirtti.Kurtulmuş, bu anayasanın ortaya çıkabilmesi, birtakım olumlu müzakereler sonucu oluşabilmesi için siyasi partilerin de bu görüşmelerin içerisine katkı sunmalarının gerektiğini, ilk devir görüşmede partilerin kahir ekseriyetinin bu süreçlere katıldıklarını, fikirlerini beyan ettiklerini, eleştirilerini dile getirdiklerini anlattı.Haberin DevamıTürkiye'nin artık 12 Eylül Anayasası'ndan kurtulması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, "Özgürlükçü, kapsayıcı, kuşatıcı, güçler ayrılığı prensibini, yargı bağımsızlığını temel alan, demokratik standartları yükselten, adalet ve özgürlükleri Türkiye'nin beklediği seviyeye çıkartan bir anayasa çalışmasını ortaya koymamız lazım. Bunun yapılmaması için hiçbir sebep yoktur. Ümit ederim ki en kısa sürede bütçe görüşmeleri bittikten sonra yeniden kaldığımız yerden devam ederiz. Mühim olan yapmak iradesini ortaya koymaktır. 'Ben yapmayacağım ve yaptırmayacağım' görüşünün doğru olmadığını düşünüyorum." diye konuştu."TERÖRÜ BİTİRMEK GAYESİYLE HAREKET EDİLDİĞİNDE MİLLETİMİZİN BÜYÜK BİR DESTEK VERECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile ilgili sözleri ve sonrasındaki sürece ilişkin değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, bu topraklarda yaşayan Türkler, Kürtler, Aleviler, Sünniler, öbür tüm etnik ve mezhebi unsurların birbirlerine karşı bir düşmanlığının, husumetinin olmadığını ancak siyasi hesaplaşmaların, emperyalist planların bir parçası olarak zaman vakit sağ-sol olayları, Alevi-Sünni çatışmaları gibi birtakım olayların meydana geldiğini aktardı.Haberin DevamıBunlardan en ağırı ve en keder vereninin 1978’den itibaren devam eden PKK terör örgütü vasıtasıyla Türkiye topraklarında gerçekleştirilen terör saldırıları olduğunu, yaklaşık 40 bin yurt evladının şehit verildiğini belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:"Şu kararı vermemiz lazım. Terörsüz bir Türkiye mi, terörle mücadeleyi bir şekilde artık kanıksamış ve bunun bedelini en ağır şekilde ödemiş bir Türkiye mi? Hiç şüphesiz terörsüz Türkiye. Bunun için üzerine düşen sorumluluğu herkesin yerine getirmesi lazım. Bu çerçevede de bilhassa siyaset alanının pak hale getirilmesi lazım. Çok net söylemem gerekir ki bir eli sandıkta bir eli silahta siyaset olmaz. Bu çerçevede siyasetin içerisindeki unsurların tamamının da burada terörün Türkiye düşmanı, Türklerin ve Kürtlerin ortak düşmanı olduğu, terör örgütlerinin yaptığı faaliyetlerin kabul edilemeyeceğinin açıkça ilan edilmesi ve bu çerçevede terör ve silahla ilgili kim varsa bunların da silahlarının bıraktırıldığı bir sürecin mutlaka Türkiye'de gerçekleştirilmesi gerekiyor. Daha fazla bedel ödemeyeceğimiz ve hariç gelişmelere karşı iç bünyemizi daha fazla tahkim edeceğimiz bir sürecin olması lazım. Bunun için yurt sevgisiyle, ortak vatanın, medeniyetin evlatları olduğumuz bilinciyle hep beraber bu süreci yürütmemiz gerekiyor. Ümit ederim ki artık Türkiye topraklarından bütünüyle bu terör belasının dışarıya atılması, hatta güçlü bir Türkiye vasıtasıyla da tüm bölge ülkelerindeki terör unsurlarının artık elimine edildiği, terörün emperyalist devletler tarafından bir hariç siyaset kartı halinde kullanılmadığı bir Orta Doğu'nun inşa edilmesi lazım. Bunun için mücadele ediyoruz. Bu süreçte de iyi niyetle, samimiyetle terörü bitirmek gayesiyle hareket edildiğinde bunda milletimizin aka bir destek vereceğini düşünüyorum."Haberin DevamıTBMM Başkanı Kurtulmuş, muhalefetin bu sürece yaklaşımının sorulması üzerine, Türkiye'deki bu fazla sesliliği bir olanak olarak gördüğünü dile getirerek, "Bu mesele, muhalefet iktidar meselesi değildir. Terörsüz Türkiye'nin oluşturulabilmesi bir Türkiye meselesidir, milli bir meseledir. Hep beraber elimizi taşın altına koyarak buradan sonuç almamız ve terörü artık Türkiye'nin gündeminden kaldırmamız gerekiyor. Bunu Sayın Bahçeli söylemiş olabilir, Sayın Cumhurbaşkanı'mız bu sürece sahip çıkmış olabilir fakat sonuçta bunun tüm milletimiz tarafından benimsenmesi gerekir. Milletin temsilcileri olarak da siyasi partilerin böylesine olumlu bir iyi niyetle başlanmış olan bir sürece katkıda bulunması herhalde Türkiye'nin milli menfaatleri gereğidir." değerlendirmesinde bulundu.Haberin DevamıCHP'Lİ VE DEM PARTİLİ BAZI BELEDİYELERE KAYYUM ATANMASIKurtulmuş, CHP'li ve DEM Partili bazı belediyelere kayyum atanmasına ilişkin soru üzerine, hiçbir hükümetin seçilmiş bir belediye başkanının yerine İçişleri Bakanlığının yetkisi dahilinde belediye başkan vekili atamak istemeyeceğini, bunun fazla politik olmayan bir tavır olduğunu her hükümetin bildiğini fakat bir de zorunlulukların olduğunu söyledi.Terör örgütleriyle irtibatı, iltisakı veya birtakım ilişkisi olan insanların namzet gösterilmesiyle ilgili bir düzenlemenin yapılmasının aleni olduğunun görüldüğünü, bunun yıllardır uğraşılan bir konu olduğunu anlatım eden Kurtulmuş, "Yani fazla ağır suçlarla mahkemesi olanların seçildikten sonra birtakım böyle sorunlarla karşı karşıya kalması. Bence meseleyi belediye başkan vekili ataması sürecinden daha önemli bir şekilde buraya teksif etmenin doğru olduğu kanaatindeyim. Bununla ilgili de oturulur, siyasi mekanizmalar tartışılabilir. Eğer birtakım yasal düzenlemeler yapılmayacaksa bunlar da Meclis'te tartışılır. Özellikle tabii seçim yasasıyla ilgili düzenlemeler, siyasi partiler yasasıyla ilgili düzenlemeler de gündeme gelebilir." diye konuştu. Haberin DevamıTEĞMENLERİN KILIÇLI YEMİNİNE İLİŞKİN DİSİPLİN SORUŞTURMASI TBMM Başkanı Kurtulmuş, teğmenlerin kılıçlı yeminine ilişkin disiplin soruşturması başlatıldığının hatırlatılması üzerine, bazı çevrelerin meseleyi "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganından duyulan rahatsızlığa indirgemesinin son radde kolay bir yaklaşım olduğunu anlatım etti.Toplantının başından itibaren onlarca kere Atatürk'ün adı geçtiğinde hem tribünde bulunan teğmenlerin yakınlarının hem de devlet erkanının tamamının bu sözleri alkışladığını aktaran Kurtulmuş, "Yani Mustafa Kemal isminin geçmesiyle ilgili herhangi bir tereddüdün olmadığı oldukça güzel, şık bir tören düzenlendi. Törenden sonra hemen oradan devlet erkanı menfaat çıkmaz birdenbire bir öbür törenin oraya konulması yani yapılan törenin yeterli görülmeyip alternatif bir diploma töreninin ortaya konulmuş olması başlı başına bir disiplinsizliktir. Dolayısıyla burada söylenen sözle ilgili bir örneğin değildir. Niye kılıçlar çekildiğiyle ilgili bir örneğin olduğunu da zannetmiyorum. Tabii bunu bakanlık kendi disiplin yönergeleri içerisinde değerlendirecektir. Madem bu cin şeyler söyleyeceklerdi, devlet erkanının olduğu yerde bunları söyleselerdi. Bu kabul edilemez." ifadelerini kullandı.Kurtulmuş, konunun, birtakım kolay siyasi polemiklere heba edilmemesi gerektiğini, meseleyle ilgili de Milli Savunma Bakanlığının lüzumlu tedbirler neyse bunları alacağını belirtti."YENİDOĞAN ÇETESİYLE İLGİLİ KİMLER VARSA HEPSİNİN BURNUNDAN FİTİL FİTİL GETİRİLMELİDİR""Yenidoğan çetesi" davasına ilişkin soru yöneltilen Kurtulmuş, kamuoyuyla paylaşılan her bilgiyi dikkatle takip ettiklerini dile getirerek, "İnsanın kanı donuyor. Yani burası artık insanlığın öldüğü bir yer. Yani suçun fazla üstünde bir şey, fazla ağır bir suç bu. Yani bir katliam, soykırım gibi, göz göre göre ufacık bir bebeği üç kuruş fazla kazanacağız diye ölüme mahkum etmek ve bunları da güle oynaya gündelik bir işmiş ve mesleklerinin bir parçasıymış gibi yapmak fevkalade ağır bir insanlık suçudur." dedi.Kurtulmuş, fedakarca çalışan 1,5-2 milyona yakın sıhhat personelinin tamamını töhmet altında bırakacak bir tavır içerisinde olmamak gerektiğinin altını çizerek, şunları söyledi:"Yenidoğan çetesiyle ilgili kim varsa, kimler varsa, kimin en ufak bir şekilde bulaşıklığı varsa bunların hepsinin burnundan fitil fitil getirilmelidir. Bizim yaşadığımız devre içerisinde benim de hatırlayabildiğim en ağır suçlardan birisidir. Bunların karşısında herkesin, Türk toplumunun yekvücut olduğunu görüyoruz. Evet, maalesef zaman vakit medya bunu da magazinleştiriyor, bunu da magazinleştirmeden mahkemenin o olgunluğu içerisinde fakat hiçbir şekilde burada müsamaha etmeden, burada bir iyi niyet göstermeden bu suçlular kimlerse, arkasında kimler varsa bunların hepsinin burnundan fitil fitil getirmek lazım. Bunun yolu da mahkemede, hukuk önünde hesap vermektir."Kurtulmuş, bununla ilgili olarak TBMM'nin kurduğu araştırma komisyonunun çalışmalarına başladığını, fazla kısa sürede raporların ortaya konulmasını ümit ettiğini ve bu raporların kamuoyuyla paylaşılacağını dile getirdi.CASUSLUK DÜZENLEMESİTBMM Başkanı Kurtulmuş, "Sormak istediğim bir başlık da bu tesir ajanlığı düzenlemesi ki muhalefetin tepkisi üzerine iktidar torba tekliften çekti. Böyle bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine, şunları aktardı:"Bir kere tesir ajanlığı kelimesi teklifin içerisinde geçmiyordu, çekildi. Ümit ederim iktidar ve muhalefet uzlaşıp belli bir yasa oluşturabilir. Bu esasında Türkiye'de kamunun bilgilerinin dışarıya sızdırılmasıyla ilgili yapılan casusluk faaliyetiyle ilgili bir teklifti. Etki ajanlığı meselesi de Gürcistan'daki bir yasa, tesir ajanlığı yasası olarak gündeme geldi. Orada da tartışmalara sebep oldu. Oradaki isim, yafta, burada bu yasanın üzerine konuldu. Yani daha henüz Meclis'e gelmiş bir şey yok, fakat bu süre içerisinde Türkiye'nin tabii ki milli güvenliğini ilgilendiren konularla ilgili şayet bir eksiklik varsa bunların da atılması herhalde gereklidir."Kurtulmuş, böyle bir düzenlemede nelerin yapılması gerektiği sorusu üzerine de "Burada tabii partiler karşılıklı oturup müzakere etsinler bakalım nasıl bir teklif ortaya koyacaklar. Burada yani şu anda ki mevcut yasalarımızın içerisinde olmayan fakat casusluk faaliyetleri kapsamında ele alınacak konularla ilgili şayet tanımlanmamış bir suç, ihdas edilmemiş bir suç varsa, bunun da tanımlanıp ceza sisteminin içerisine konulması herhalde gereklidir." şeklinde konuştu."UCM'NİN KARARI, İNSANLIK TARİHİ BAKIMINDAN ÖNEMLİ BİR ADIMDIR"Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkarmasına ilişkin değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, "Her şeyden önce bu karar, insanlık tarihi bakımından önemli bir adımdır. Hatta daha aleni söyleyeyim, İsrail'in geleceği bakımından da bir dönüm noktasıdır. Çünkü şöyle bir anlayış vardı uluslararası alanda, 'İsrail dokunulmaz bir ülkedir.' Çünkü Amerika'nın mutlak koruması altındadır, Batı dünyasının mutlak koruması altındadır. Hiç kimse, bırakın askeri olarak dokunmayı, İsrail'e siyasi olarak da dokunamaz gibi bir algı vardı." diye konuştu.Güney Afrika’nın başvurusuyla Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail aleyhine açtığı "soykırım" davasındaki ihtiyati tedbir kararının, dokunulamaz denilen İsrail aleyhinde atılan ilk adım olduğunu ve ilk kere İsrail’e dokunulduğunu belirten Kurtulmuş, şimdi de UCM tarafından Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama kararının çıkarıldığını dile getirdi.Kurtulmuş, "Bu karar, uluslararası camiada İsrail'e ikinci kere dokunulduğunu gösteriyor. Bu süreç devam edecektir." dedi.TBMM Başkanı Kurtulmuş, bundan sonraki sürecin, siyonist rejim için, Netanyahu ve çetesi için daha zor günlerin habercisi olan bir süreç olacağını da vurguladı.- "Hem Lübnan'da hem Filistin’de barışın sağlanması için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye gayret ediyoruz"İsrail ile Lübnan arasında varılan ateşkes anlaşmasına ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:"Türkiye olarak hem Lübnan'da hem Filistin topraklarında barışın sağlanması için üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye gayret ediyoruz. Ama tüm bu gelişmeler bizim üç ana tezimizi bir kere daha doğruladı. Bir, iki devletli çözümden öbür hiçbir çözüm yolu kalmamıştır. İki, 1967 sınırlarında bağımsız, egemen, toprak bütünlüğü sağlanmış bir Filistin devleti mutlaka inşa edilmelidir. Üçüncüsü de başta Mescid-i Aksa olmak üzere, Müslüman ve Hristiyanların mübarek mekanları uluslararası sistem tarafından korunmalıdır.Şimdi şayet bir sulh olacaksa bu barışın da ilkeleri olması lazım. Netanyahu'nun Amerikan kongresindeki konuşmasını hatırlayın. Konuşmasının bir tümce özeti aslında... Orada dedi ki; ‘Evet, biz bölgede tüm Arapların, Müslümanların varlığını kabul ederiz fakat bir şartla; bizim kölemiz olacaklar.' Bu lafı kullanmadı fakat özeti buydu konuşmanın. Filistin halkı, Filistin coğrafyasının asli unsurudur ve kıyamete kadar da mevcut olmaya devam edecektir. Bu realitenin artık dünya tarafından görülmesi lazım ve bu üç şart ışığında yeni bir Orta Doğu barışının korunması şarttır."Kurtulmuş, ABD'de seçilmiş başkan Donald Trump'ın ikinci dönemiyle ilgili bir soruya yanıt verirken de şu değerlendirmede bulundu:"Terör örgütlerine ABD’nin destek vermemesi bizim en temel beklentimizdir. Bunlardan birisi PYD/YPG/PKK ise bir öteki de tabii ki hala varlığını sürdüren, hala Amerika tarafından koruma ve kollama altında tutulan FETÖ’ye karşı desteklerin ortadan kaldırılmasıdır. Kim Amerika'nın amel başında olursa olsun, bir önemli farklılığın olduğunun da altını çizmek isterim. Bu konuyu da fazla iyi görmemiz lazım. Amerika'nın bu bölge politikalarıyla ilgili temel milli menfaati; daha fazla bölünme, daha fazla parçalanma, daha fazla dezentegrasyondur. Türkiye'nin milli menfaatiyse; daha fazla birleşme, bütünleşme, işbirliği ve entegrasyondan geçmektedir. Dolayısıyla burada yani sadece Orta Doğu'yu kastetmiyorum; Doğu Akdeniz'i, Karadeniz'i, Kafkaslar'ı, Balkanlar'ı... Bu coğrafyada Türkiye'nin bölge halkları arasında bir işbirliğini öngören politikası, Amerika'nın ise burada dağılmayı öngören politikası söz konusudur. Tabii burada bölge ve Türkiye'yle ilgili ilişkileri konusunda iki ağır önemli faktör daha vardır. Bunlardan birisi Amerikan-Çin ilişkilerinin nasıl gerçekleşeceği, ikincisi ise Rusya-Ukrayna savaşındaki yeni perspektifleri… Ümit ederiz ki bu iki faktör, bölge politikaları bakımından bir rahatlamaya vesile olur."