Tükürük testiyle tahmin edilecek: Ne zaman öleceğim

Bilim insanları basit bir tükürük testiyle bir yıl içinde ölüp ölmeyeceğinizi tahmin edebilir.

Haberin DevamıHayatta garanti olan biricik şey ne zaman öleceğimizi bilmemek. İnsanlığın doğduğu günden beri muamma olan bu sorunun yanıtını kimse veremiyor. Ancak ilim insanlarının yaptığı bir araştırmaya göre, yanak içi sürüntü örneklerinden DNA’daki değişiklikler analiz edilebilir. Buna göre de “ölüm tarihinizi” tahmin edebilirsiniz. New York merkezli bir biyoteknoloji şirketi olan Tally Health’ten bir ekip, yanak hücrelerinden biyolojik yaşı hesaplayabilen “CheekAge” adlı epigenetik saat geliştirdi. Çalışmalar kaspamında bir kişinin gerçek yaşından ziyade hücrelerinin kaç yaşında olduğu analiz ediliyor. Ancak biyoloik yaş; stres, uyku, beslenme ve sigara gibi faktörlerden etkilenebilir. Dolayısıyla hücrelerin yaşı kişinin gerçek yaşından daha aka ya da daha ufak olabilir.Haberin DevamıVEFAT EDENLER ÜZERİNDE DENENDİBilim insanları, 1921 ve 1936 yıllarında doğan, 1513 kadın ve erkek üzerinde bir araştırma yaptı. Analizler sonucunda, DNA’daki değişikliklerin ölüm oranıyla önemli ölçüde bağlantılı olduğu ortaya çıktı. Biyolojik yaşları en aka olan katılımcıların o yıl ölme olasılığı, yaşları en ufak olanlara kıyasla yüzde 148 daha fazlaydı. Bulguların tamamı geriye dönük olarak yapıldı. Yani yöntem vefat etmiş kişiler üzerinde test edildi. Araştırmacılar gelecekte, hayatta olan insanlar üzerinde test yapılmasını hedefliyor. Bu sayede kişinin ne zaman öleceği tahmin edilebilir.SAĞLIKLI YAŞLANMAYA ODAKLANILSINBath Üniversitesi’nde Epigenetik Profesörü olan Adele Murrell ise CheekAge saatinin bir insanın öleceği günü ve hatta yılı tahmin edebileceğine dair hiçbir kanıtı olmadığını söylüyor. King’s College London’da Kök Hücre Bilimleri Profesörü olan Dusko Ilic ise, “Bu cin somut tahminlerden ziyade olasılıksal risk değerlendirmeleri yapılabilir” diyerek araştırmanın kesin şekilde bir tahminde bulunamayacağını ekliyor. Karşıt görüşe sahip uzmanlar ortak olarak, ‘CheekAge’in ölümlülüğe odaklanmak yerine sağlıklı yaşlanmayı uzatmaya yönelik çalışmalar kapsamında kullanılması gerektiğini vurguluyor.