Bakan Kacır: Türkiye’ye önemli kazanımlar getirdi
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır Aslında uydu teknolojilerinde A takımına girdik diyebiliriz. İlk 11'deyiz. Çünkü bunu başarabilen dünyada...
Haberin DevamıSanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır'ın TRT Haber'e yaptığı açıklamalar şöyle:Evet, tabii Türksat 6A'nın Türkiye'de yerli milli olarak geliştirilmiş, üretilmiş ve nihayetinde artık uzayda olması Türkiye için gerçekten bir iftihar vesilesi. Türkiye'nin 40 yıllık bir hayali daha gerçeğe dönüştü. 80'li yıllarda rahmetli Özal Başbakanlığı döneminde, Türkiye'nin gelecekte uydulara sahip olmasının hayallerini kurarken, planlarını yaparken ve yörünge haklarını teminat altına almaya dönük hazırlıklar, çalışmalar yürütürken bir yandan da Orta Doğu Teknik Üniversitesi Yerleşkesi'nde bir Uzay Araştırmaları Merkezi kurulmasını sağlamış ve hayal etmiş, arzu etmiş ki Türkiye kendi uydularını geliştirebilen ülkelerden biri olsun. Malumunuz fazla daha öncesinde aslında ondan 20 yıl, 15 yıl, 10 yıl öncesinde fazla sayıda uydu uzaya gönderilmişti.Haberin Devamı90'lı yıllarda maalesef Türkiye bu hedeflere erişemedi. Çünkü 90'lı yıllar Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrarsızlık dönemiydi. Türkiye adeta 90'lı yılları heba etti. Dünyada bilgisayar devriminin, internet devriminin aka bir hızla yaşandığı o dönemde Türkiye yüksek teknoloji yarışına iç olamamıştı. Fakat 2000'li yıllarda Türkiye'de güçlü bir siyasi iradenin, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ortaya çıkmış olması ve Milli Teknoloji Hamlesi'nin her alanda başlatılmış olması uydu teknolojilerinde de Türkiye'ye önemli kazanımlar getirdi.Önce Bilsat, sonra Rasat, sonra Göktürk ve nihayetinde İMECE görüntüleme uydularını Türkiye adım adım yükselen bir yerlilik oranıyla geliştirmeyi, üretmeyi başardı. Biliyorsunuz Cumhuriyetimizin 100. yılında İMECE'yi metre altı çözünürlükle, yani yüksek çözünürlükle görüntü almamızı sağlayan elektro optik kamerası iç tüm kritik alt sistemlerini yerli ve milli olarak geliştirme sürecini tamamladık ve uzaya gönderdik. İşte tüm bu kazanımlar artık bir sınıf yukarıya çıtayı yükseltmeye bizi yönlendirdi. Türkiye, 10 yıl önce başlatılan Türksat 6A Projesi'yle haberleşme uydusunu yerli ve milli olarak geliştiren ülkelerden biri oldu.Haberin DevamıAslında uydu teknolojilerinde A takımına girdik diyebiliriz. İlk 11'deyiz. Çünkü bunu başarabilen dünyada sadece 11 ülke mevcut artık. İşte böyle bir başarı için TÜBİTAK, ASELSAN, TUSAŞ, C-Tech ve Türksat ekipleri gerçekten uzun yıllar süren muazzam bir gayret ortaya koydular. Türkiye'nin nitelikli insan kaynağı, beşeri sermayesi bu projenin gerçekleşmesini olası kıldı. Ama bunun yanında Türkiye'de kritik altyapıların kurulmuş olması da bizi bu başarıya taşıdı.Türkiye'de kendi uydularımızın hem fırlatma koşullarına hem uzay şartlarına amade olduklarını teyit etmeye dönük tüm test süreçlerini kendi imkânlarımızla gerçekleştirebiliyoruz. TUSAŞ Kampüsü'nde Ankara'da Uydu Sistemleri Entegrasyon Test Merkezi Uset, tüm uzay koşullarının ve fırlatma şartlarının simüle edildiği imkanları bize sunuyor. Bu imkanlar bizde olmasa, biz bu testleri yurt dışında gerçekleştirmek durumunda kalırdık. O zaman geliştirdiğimiz uydulara ilişkin aslında yurt dışına bir bağımlılık taşıyor olurduk. Aynı zamanda bazı dönemlerde yurt dışındaki bu test altyapılarından yararlanabilmek için dizi beklememiz, dolayısıyla zaman kaybetmemiz sonucu ortaya çıkabilirdi.Haberin Devamıİşte hem beşeri sermayemizle, nitelikli insan kaynağımızla, hem kritik altyapılarımızla artık yerli ve milli haberleşme uydularını geliştirebilecek, üretebilecek noktaya geldik.Tabii aka bir heyecandı bizim için dün gece yaşadığımız. Gece 00.20 olarak aslında planlanmıştı fırlatma. Fakat hava koşullarının uygunluğu beklendi ve nihayetinde gece 02.30'da bu fırlatmayı gerçekleştirdik. Aslında milletimiz uzayla ilişkisi, ilişki düzeyi yükseldikçe bu fırlatmaların da tehirlerine daha alışık hale geldi. Biliyorsunuz ilk Türk Astronot Alper Gezeravcı'nın gerçekleştireceği misyon da daha önce ertelenmişti. Fakat fazla şükür bu kere erteleme bir gün sürmedi ya da daha uzun sürmedi.Haberin DevamıTabii biz bunun heyecanını duyduk. Ben bilhassa çalışma arkadaşlarım olarak gördüğüm hem TÜBİTAK'ta hem TUSAŞ, ASELSAN, C-Tech'te bu projeye katkı vermiş ve devre dönem proje değerlendirme toplantılarında bir araya geldiğimiz ve bir ilki başarmanın heyecanını taşıyan mühendislerimizin heyecanına ortak oldum. Kendimi 10 yıldır bu projenin bir bileşenine emek vermiş bir mühendisin yerine koyarak bu heyecanı taşıdım aslında.Türksat 6A fazla yüksek yerlilik oranına sahip. Uydunun tüm kritik yazılımlarını biz kendi imkanlarımızla geliştirdik. Uçuş bilgisayarlarını kendi imkanlarımızla geliştirdik. Güç dağıtım düzenleme birimlerini, tepki tekeri, yıldız izler gibi bileşenlerini, elektrikli itki sistemi gibi bileşenlerini yerli ve milli olarak geliştirdik. 23 farklı türde ekipmanı 84 tane yerli olarak geliştirerek Türksat 6A uydusunda konumlandırdık. Bugüne dek az önce bahsettiğim test altyapısında 396 çevresel ve fonksiyonel testi tamamladık. Yaklaşık 1 ay önce uyduyu buradan yola çıkardık ve fırlatmanın gerçekleşeceği Amerika Birleşik Devletleri'ne Cape Carnival Üssü'ne gönderdik. 1 aydır da arkadaşlarımız uydunun roketle bütünleşmesini ve nihai hazırlık süreçlerini tamamlamış oldular.Haberin DevamıTabii ertelemeler bir yandan giderek sabırsızlık taşıdığımız, bir yandan da heyecanın yükseldiği anlar oldu. Ama nihayetinde dün gece 02.30'da başarıyla fırlatma gerçekleşti. Sonra ne oldu? 35'inci dakikada aslında uydu yaklaşık 1100 kilometreye erişmiş oldu ve roketten ayrıldı. Yani 35'inci dakikadan itibaren ay yıldızlı bayrağımızı taşıyan Türksat 6A uydusu artık uzayda biricik başına.Halihazırda 5 haberleşme uydumuz uzayda aktif olarak kullanılıyor. Türksat 6A 6'ncı haberleşme uydusu olarak fakat ilk yerli ve milli haberleşme uydumuz olarak bunlara iç olacak. Şimdi bir eliptik yörüngede halihazırda uzayda yolculuğunu sürdürüyor. En beri yani dünyaya en yakın olduğu nokta 300 kilometre mesafede. En uzak olduğu noktada yaklaşık 70 bin kilometre mesafede. Bulunduğu noktaya göre hızı değişmekle beraber 28.000 km/saate yükselen hıza sahip olduğu anlar var.Dün 67'nci dakika itibarıyla uydudan ekiplerimiz ilk sinyali aldılar. Avustralya'daki bu misyon kapsamında kiraladığımız yer istasyonuna bulunduğu konum gereği ilk sinyali uydudan almış olduk. Ondan 1 saat sonra uydudaki kimyasal itki sistemine ilk komutu gönderdik ve itki sistemindeki bir vanayı gönderdiğimiz komutla açmış olduk aslında. Sabaha karşı, sabah saatlerinde, Türkiye saatiyle sabah saatlerinde 05.24'te en önemli aşamalardan biri gerçekleşti. Uydunun güneş panelleri kapalıydı fırlatma esnasında, güneş panelleri açıldı, gene bizim verdiğimiz komutla.Bütün bunlar aslında adım adım Türkiye'yi uzay liginde yükselten aşamalar. Bu aşamaların her biri o kadar kritik ki Allah korusun, güneş panellerini açamamış olsaydık uydumuzun ihtiyaç duyduğu enerjiyi üretmesi olası olmazdı. Dolayısıyla en az 10-15 yıl vazife yapma hedeflediğimiz uydumuzun bu görevi icra etmesi olanaksız hale gelirdi. Uyduda halihazırda 9 kilowatt'lık bir enerji kapasitesi mevcut bu güneş panelleri sayesinde. Halihazırda fazla çok enerji tüketmiyor fakat bizim enerjiye ihtiyacımız olacak. Çünkü önümüzde en az 15 yıl sürmesi planlanan bir ömür var.Tabii önümüzdeki günler fazla kritik olmaya devam edecek. Yarın öğle saatlerinde, Türkiye saatiyle saat 13 civarında uyduda ilk ateşlemeyi yapacağız. Bu fazla önemli. Çünkü ilk kere Türksat 6A'nın fırlatmasıyla beraber biz yörünge transfer işlemlerini kendi ekiplerimizle gerçekleştiriyoruz. Uydu halihazırda az önce anlatım ettiğim gibi 300 kilometre ile 70 bin kilometre arası mesafedeki bir eliptik yörüngede. Ama uydunun nihai varacağı ve vazife icra edeceği yörüngede aslında 35 bin 786 kilometre mesafede ve bir dairesel yörünge olacak. Dolayısıyla mevcut bulunduğu yörüngeden beş kere ateşlenerek adım adım nihai yörüngesine taşınacak.Bütün bu yörünge hesapları bizim mühendislerimiz, bizim araştırmacılarımız tarafından yapılıyor. Nihayetinde bu ateşlemelerin her birini de bizim araştırmacılarımız yürütüyor ve yönetiyor olacaklar. Nihayetinde 11'inci gün itibarıyla bu ateşlemelerin tamamlanmasını hedefliyoruz ve artık Türksat 6A'nın yeryüzünden, bizim bulunduğumuz yerden 35 bin 786 kilometre mesafede dairesel yörüngesine varmış olmasını amaçlıyoruz. Daha sonra yörünge testlerine geçilecek. Halen uydu tam anlamıyla faaliyetine başlamayacak ve yaklaşık 3 ay bu yörünge testleri devam edecek. Ama inşallah bu yıl içerisinde nihai olarak 35 bin 786 kilometre irtifada ve 42 radde yörüngesinde vazife icra etmeye amade şekilde Türksat'a geliştirici TÜBİTAK, ASELSAN, C-Tech, TUSAŞ takımı tarafından uzayda teslimat gerçekleştirilmiş olacak.Bu muazzam bir tecrübe. Türkiye'nin Bilsat'tan, Rasat'tan, Göktürk'ten, İMECE'den sonra şimdi böyle bir daha sofistike, daha karmaşık bir yüksek teknoloji platform geliştirmiş olması ve bu ana kadar Türkiye'de geliştirilmiş, üretilmiş en yüksek değere sahip yüksek teknoloji ürününü üretmiş olması muazzam bir başarıdır. Bakınız biricik başına 200 milyon doların üzerinde değere sahip bir platformdan bahsediyoruz. Bu muazzam bir başarı. İnşallah bu Türkiye'ye aka kazanımlar getirecek. Türkiye bir uydu ihracatçısı haline gelecek.Sadece kendi uydularını geliştiren, üreten bir ülke olmanın ötesinde dünyaya uydu ihraç edebilen bir ülke olacağız. Bu, aslında halihazırda 600 milyar dolara gelmiş küresel uydu ekonomisinden Türkiye'nin yüksek hisse alması demek. Daha fazla hisse alabilmesi demek. Kalkınma yolculuğumuza yüksek teknolojiyle ivme kazandırmamız demek. Ama bunun yanında elbette bir haberleşme uydusundan söz ediyoruz. Bu uydunun kapsama alanı fazla önemli.Daha önceki uydularımızın kapsama alanı dünyada 3,5 milyar insanın yaşadığı coğrafyayı kuşatıyordu. Şimdi Türksat 6A'yla birlikte, bilhassa Güney Doğu Asya'da, Hindistan, Endonezya, Tayland, Malezya gibi ülkelerin bulunduğu coğrafya, haberleşme uydularımızın kapsama alanına girmiş oldu. Toplam 5 milyara yakın insanın yaşadığı coğrafyaya artık Türk haberleşme uyduları erişim sağlıyor olacak. Bu yeni ticaret fırsatları demek fakat aynı zamanda yeni stratejik kazanımlar demek.