İstanbul’dan sonra İzmit’te görüldü… Uzman isim uyardı: Tehlike geçmiş değil
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Avcılar'da sahilde müsilaj görüşmüştü. İzmit Körfezi'nin Başiskele sahil kısmında da denizde parça parça beyaz tabakalar...
Haberin DevamıMarmara Denizi’nin şark ucunda yer meydan İzmit Körfezi’nin Başiskele ilçesindeki Seymen Sahili kısmında denizde ufak çaplı, parça parça beyaz tabakalar görüldü. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı'na bağlı ekipler, müsilaj benzeri tabakalardan numune alarak incelenmesi amacıyla TÜBİTAK-MAM’a gönderdi. Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Aytekin Ergül, Marmara Denizi’nde müsilaj oluşumunun devam edip etmediği hakkında açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Ergül, müsilaj tehlikesinin devam ettiğini, bu durumun bir süreç olduğunu ancak kapsamlı tedbirler ile müsilaj tehlikesinin giderilebileceğini anlattı.Haberin Devamı'SONUÇ VERMESİ İÇİN YILLAR GEÇMESİ LAZIM'Müsilajın oluşumu ile ilgili konuşan Prof. Dr. Ergül, "Marmara Denizi'nde potansiyel olarak müsilaj oluşumuna sebep olan organizmaların ve bu organizmaların müsilaj oluşturmak için kullandığı ham maddelerin hala mevcut olduğunu söyleyebiliriz. Miktarlarının da gene yüksek olduklarını görüyoruz. Dolayısıyla da müsilaj ile ilgili potansiyel tehlike ya da müsilaj oluşur mu? Evet, oluşabilir. Bunun bir süreç olduğunu, bu konuyla ilgili ya da müsilaj oluşumunun giderilmesinin ancak kapsamlı tedbirlerle olası olduğunu uzun süre ilim insanları kamuoyunda tartıştılar. Dolayısıyla da bunun gereklerini yerine getirmek lazım. Özellikle azot ve fosfor içeren deşarjları, atık suları olası olduğu kadar ileri düzeyde arıtarak denize vermek lazım. Bununla ilgili çabalar mevcut ancak sonuç vermesi için yıllar geçmesi lazım. Dolayısıyla da bu sürecin başlangıcındayız ve müsilaj oluşumuyla ilgili süreçleri önümüzdeki dönemde de görme olasılığı var" dedi.'MUHTEMELEN AKINTILARIN SÜRÜKLEMİŞ OLDUĞU BİRİKİMLER'Haberin DevamıProf. Dr. Ergül, Başiskele ilçesindeki Seymen Sahili'nde görülen tabakalar hakkında, "Marmara Denizi’nde yer yer rastladığımız müsilaj oluşumları ve birikimleri henüz fazla yoğun halde değiller. Muhtemelen akıntıların sürüklemiş olduğu ve yoğunlaştırdığı birikimler. O şekilde görünür hale geliyorlar. Bunların potansiyel olarak oluşumları olası fakat fizikokimyasal koşulların müsait olması lazım, atmosferik koşulların, hava sıcaklığının, ab sıcaklığının müsait olması lazım. Çok sıcağı sevmiyorlar. Dolayısıyla da yaz mevsiminde ilerleyen dönemlerde azalmalarını bekleriz. Ancak Marmara Denizi potansiyel olarak bu üretimi yapabilecek ham maddeyi taşıyor" diye konuştu. "Başka denizlerde de görülebilir mi?" sorusuna da yanıt veren Prof. Dr. Ergül, "Evet, olabilir. Çünkü vaktiyle Adriyatik'te uzun süre, yıllarca süren bir tehlike olarak, ilim insanlarının çözüm aradığı bir süreçti. Dolayısıyla yeterli ham maddenin bulunması durumunda Ege Denizi'nde de Karadeniz'de de rastlanabilir. O bakımdan tedbirli olmak lazım" dedi.Haberin Devamı'TEHLİKE GEÇMİŞ DEĞİL'Müsilaj ile mücadelede önerilerini de sıralayan Prof. Dr. Halim Aytekin Ergül, “Özellikle atık ab arıtımıyla ilgili süreçlerin, ileri teknolojilerin geliştirilmesi lazım. Nüfus yoğunluğu burada bir öbür engel. Tabii Marmara Denizi'nin etrafında yaklaşık olarak 25 milyon insan yaşıyor. Bunların deşarjlarının yanı dizi ilave olarak tarımsal atıklar, belki endüstriyi de iç edebiliriz; Marmara, bunların hepsinin buluştuğu ufak bir iç deniz. Dolayısıyla da bu atık yükünü kaldırmakta zorlandığını hepimizin fazla bariz olarak 2021'de yaşanan oluşumda gördük. O bakımdan iyileştirmeyle ilgili verilen mücadelelere, çabalara herkesin destek olması gerekiyor. Bunların artırılarak sürdürülmesi gerekir fakat bu süreç içerisinde dikkati elden bırakmamak lazım; tedbirli olunması lazım. Çünkü tehlike geçmiş değil" diye konuştu.Haberin Devamı'GÖZLE GÖRMESEK DE AZ YA DA ÇOK VAR'Prof. Dr. Ergül, "Gözle görülür hale gelmeden evvelki süreçte müsilaj mutlaka oluşuyor. Çünkü temelinde bunlar, biricik hücreli fitoplankton adı verilen organizmaların oluşturduğu salgılar. Ancak yoğunlaştığında görülür hale gelebiliyor ama; bu tabii olarak ekosistemde gözle görmesek de az ya da fazla var. Belki sadece yüzeyde olduğu zaman bunu fark ediyoruz fakat derinlere indiğinizde benzer oluşumları görüyorsunuz. Akıntıların etkisiyle sürüklendikleri zaman, belirli bir bölgede yoğunlaştığında müsilajı görebiliyoruz fakat elbette bunun fazla daha az derişik halde denizde bulunuyor olması mümkün. O bakımdan tedbiri elden bırakmamak lazım. Özellikle oksijenli yüzey tabakadaki fitoplanktonun aktif olduğu, fer da meydan bölgede 20 metre derinliğe kadar, bazen daha derinlerde oluşum daimi söz konusu" dedi.Haberin Devamı'NİHAİ ÇÖZÜM İÇİN ÇOK İYİ BİR TEDBİR OLUR'Nüfus yoğunluğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Ergül, "Ham madde girişini, bilhassa azotlu ve fosforlu maddelerin girişini olası olduğu kadar engellemek, atık ab arıtma tesislerinde ileri teknolojileri kullanmak şarttır. Bu bir kişinin çözebileceği ya da bir şehrin çözebileceği bir örneğin değil; esasen Marmara Denizi etrafındaki tüm yerleşim birimlerinde benzer şekilde atık ab arıtımının ciddiye alınması gerekir. Tarımsal girdilerin, akarsularla taşınan ve bu organizmaların gelişimine katkı sağlayabilecek maddelerin, kimyasalların ya da gübrelerin girdisiyle ilgili tedbirlerin alınması gerekir. Bir öbür önemli husus da nüfus. Ülke genelinde kapsamlı bir master planla beraber Marmara Bölgesi'ndeki yoğunlaşmış olan nüfusun ülke genelinde dağıtılması gerekir. Elbette bu kolay bir şey değildir, çözümü karmaşık bir sorundur fakat istihdam olanaklarının ülke genelinde arttırılmasıyla beraber insanların Marmara bölgesindeki nüfus yoğunluğunun azaltılması nihai çözüm için fazla iyi bir tedbir olur" diye konuştu. (DHA)